7 Ocak 2011 Cuma

Nace iş kolu kodu değişikleri ve dereceleme işlemleri

Sosyal güvenlik merkezleri tarafından her yılın sonunda dereceleme işlemi yapılmaktadır. Dereceleme uygulaması 18.03.1981 tarih ve 8/2569 sayılı kararına göre 01.04.1981 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiş ve halen uygulamaya devam edilmektedir. 2008 yılında yürürlüğe giren yeni NACE listelerinin de mevcut Olduğu Bakanlar Kurulu Kararında dereceleme işlemi şu şekilde anlatılmaktadır: “Kurum, her yıl yapacağı hesaplamalar ile dereceleme hesabının yapıldığı yıldan önceki 3 takvim yılı içinde aynı işkolunda kırkbin ve daha fazla gün için sigorta primi tahakkuk ettirmiş olan işyerlerini derecelemeye tabi tutar. Bu işyerlerinin girecekleri tehlike dereceleri; derecenin belirlendiği yıldan önceki 3 takvim yılı içinde meydana gelerek Kurum kayıtlarına intikal eden ve işyerlerinin özel şartları ile tehlikeyi önlemek için alınmış olan emniyet tedbirlerinin de sonucunu gösteren iş kazaları, meslek hastalıkları, sürekli iş göremezlik ve ölüm olaylarına göre işyerlerinin tehlike ağırlığı dikkate alınarak Kurum tarafından üst, normal veya alt derece olarak belirlenir. İşyerinde meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı, sürekli iş göremezlik ve ölüm olaylarının, işverence işyerinde alınan işin niteliğine uygun bilimsel ve teknik tedbirlerin alınmasına rağmen veya doğal afetler sonucu meydana geldiğinin tespiti halinde kaçınılmazlık ilkesi gereği bu tür olaylar derecelendirme hesabında dikkate alınmaz. Yukarıda belirtilen 3 yıllık devre için kırkbin gün sigorta primi tahakkuk ettirmemiş olan işyerleri, dahil bulundukları işkolunun normal prim oranı üzerinden prim öderler.”


I-GÜN SINIRININ BELİRLENMESİ


Uygulama her yıl bir defa yapıldığından ve matrah üzerinde ciddi bir değişiklik içermediğinden (binde iki) olsa gerek dereceleme uygulaması ile ilgili herhangi bir revizyon bugüne kadar olmamıştır. Dereceleme hesabının yapıldığı yıldan önceki son 3 takvim  yılı içinde aynı işkolunda 40.000 gün ve daha fazla gün için prim tahakkuk ettirilmiş olmak şartı dereceleme için temel bir ölçüttür. Gün toplamı hesaplanırken 2007 ila 30/09/2008  tarihine kadar 02 belge türü hariç, 01/10/2008 ıle 31/12/2008 tarihine   kadar ve 2009 yılında 02 belge türü dahil, ayrıca belirtilen tüm dönemler için 07, 22, 25 nolu belge türleri ile yapılan bildirimler  hariç tutulmaktadır. Gün toplamı için içinde bulunulan yıldan önceki son 3 yıla bakılmaktadır. Örneğin 2011 yılında verilecek bildirgeler için yapılacak dereceleme işlemlerinde 2007, 2008, 2009 yıllarında beyan edilen bildirgelerdeki gün toplamları esas alınmaktadır.


II-RİSK PUANI HESAPLAMA YÖNTEMİ


Yine son 3 yılda işyerinde meydana gelen meslek hastalığı sayısı-süresi ile sürekli iş göremezlik vaka sayısı-derecesi ve ölüm vakaları üzerinden risk puanı hesaplanmaktadır. Risk puanı şu şekilde hesaplanmaktadır:


 Toplam Gün Kaybı=Geçici İşgöremezlik Süresi (İşkazası.Meslek .Hastalığı) + Sürekli İşgöremezlik.Derecesi x 75 + Ölüm Vak’a Sayısı x 7500


TOPLAM RİSK PUANI =                  Toplam Gün Kaybı                              X 100.000


                                 Son Üç Takvim Yılında Prim Tahakkuk Eden Gün Sayısı


Risk puanları hesaplandıktan sonra işyerinin tehlike sınıfına göre belirlenen standart risk puanı tablosuna bakılmakta (Bkz. Tablo-1) ve buna göre tehlike derecesi belirlenmektedir. Eğer risk puanı tablodaki belirtilen risk puanı aralığında ise işyerinin tehlike sınıfı değiştirilmemekte (N-normal olarak kalmakta); eğer risk puanı tabloda belirtilen puanın altında ise tehlike derecesi alt olmakta; eğer tespit edilen puan risk puanının normal sayılabilecek üst sınırını aşıyorsa işyeri derecelemede üst gruba dahil edilmektedir.


Örneğin tehlike sınıfı V olan bir işyerinin prim nispeti 3’dür. Bu işyeri eğer alt gruba dahil edilirse oran 2,80 olmakta, eğer üst gruba dahil edilirse prim oranı bu defa 3,20 olmaktadır. Tehlike sınıfına göre belirlenen prim oranındaki 0,20’lik değişiklik toplam prime esas kazanç tutarının binde ikisine tekabül etmektedir. Yani 10.000,00 TL spek bildiren bir işyeri için tahakkuk edecek prim oranı 20 TL azalmakta veya artmaktadır.


III-UYGULAMANIN EKSİKLİKLERİ VE ÖNERİLER


Uygulamanın 30 küsür yıldır revize edilmemiş olması başlı başına büyük bir eksikliktir. 1981 yılında Kenan EVREN imzalı bir bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe sokulan uygulama 2008 yılındaki bakanlar kurulu kararında (29.09.2008 tarihli 27012 sayılı 2. mük. Resmi Gaz.) aynen tekrarlanmıştır. Aradan geçen onca zamana rağmen uygulamanın revize edilmemiş olması klasik bürokratik devlet geleneğinin basit bir tezahürü olsa gerektir.


Çok sayıda meslek hastalığı, sürekli iş göremezlik vakası ve ölüm olayı olsa da son 3 yılda 40.000 gün sınırının altında olan işyerleri derecelemeye tabi tutulmaktadır. Burada esas bakılması gereken şey işyerindeki vaka sayısı mıdır, yoksa neye göre belirlendiği belli olmayan 40.000 gün sınırı mıdır? Örneğin V tehlike sınıfında İnşaat işi yapan A işyerinde 2007, 2008, 2009 yıllarında 5 adet ölümlü iş kazası meydana gelmiş olsun. Bu işyerinin risk puanı tabloya (bkz. Tablo-1) göre 93.985’dir. [(5x7500)*100.000/39.900)] İşyerinin ilgili yıllarda beyan edilen gün toplamı 39900 olduğunu varsaydığımızda işyeri gün sınırını aşmadığı için oldukça yüksek risk puanına rağmen dereceleme dışındadır. Yine V tehlike sınıfında aynı işi yapan B ünvanlı işyerinde 1 adet ölümlü iş kazası meydana gelmiş olsun. İşyerinin risk puanı 18.750’dir. [(1x7500)*100.000/40.000)] işyerinde son 3 yılda bildirilen gün sayısı 40.000 olduğu için risk puanı A işyerinden çok daha düşük olmasına rağmen dereceleme kapsamındadır. B ünvanlı işyeri gün sınırını aştığı için risk puanı daha az olmasına rağmen üst gruba girmekte ve prim oranı artırılmaktadır. Örnekten de açıkça anlaşılacağı üzere 40.000 gün sınırı baştan sakıncalıdır. Önerimiz; 40.000 gün kıstı olmaksızın işyerinde meydana gelen vakalara ve vakaların meydana geldiği yıllardaki toplam gün sayısına (sayı ne olursa olsun) bakılması yönündedir.


Uygulamanın ödüllendirme ve cezalandırma amaçlı yapıldığı düşünüldüğünde çok sayıda iş kazası ve meslek hastalığı olan işyerleri için binde ikilik bir prim artırımının caydırıcılık vasfından uzak olduğu açıktır. Aynı durum binde ikilik ödüllendirme için de geçerlidir. Kaldı ki prim oranındaki çeşitli indirimler sağlayan çok sayıda teşvik uygulaması zaten mevcuttur. (5510, 4447, 5921, 5951, 5763 ve 5084 gibi kanunlarda öngörülenler vb.) Değişiklik oranı çok düşük olduğu için işlemin yürütülme amacı tam kavranamamakta ve işverenlerin dereceleme işlemine hak ettiği önemi vermediği görülmektedir. Önerimiz; alt uygulamasının özellikle borcu olan işyerleri için geçerli olmak üzere tamamen kaldırılması ve vakalara göre belirlenecek üst prim oranının toplam matrahın %1’i olacak şekilde değiştirilmesidir. Böyle bir uygulama karmaşıklığına rağmen amacına ulaşamayan dereceleme işleminin biraz daha fonksiyonel olmasına sağlayacaktır.


Risk puanının hesaplama mantığı da yanlıştır. Ölüm vakası 7.500 ile çarpılırken iş göremezlik vakası derecesine göre 75 ile çarpılmakta, geçici iş göremezlik meslek hastalığında ise çalışılamayan gün sayıları toplamı 1 ile çarpılmaktadır. Buna göre çalışılamayan 7.500 gün veya toplamda 100 derecelik bir sürekli iş göremezlik hali bir ölüm vakasına denk gelmektedir. Hesaplamadan da anlaşılacağı üzere meslek hastalıkları risk puanını fazla etkilememektedir. Önerimize göre; Risk puanı hesaplanırken meslek hastalığı vakalarındaki gün sayısı en az 10 ile çarpılmalı, iş göremezlik vaka dereceleri ise en az 500 ile çarpılmalıdır. Zira tıptaki meşhur kaide gereği hastalık henüz kronik bir hale gelmeden önlem almak her zaman elzemdir. İşyerinde meslek hastalığı ve iş göremezlik hadiseleri ilerde meydana gelebilecek daha büyük hadiselerin (ölümlerin) habercisi sayılarak erken bir uyarı sistemi gibi değerlendirilmeli ve risk puanı hesaplanırken sürekli veya geçici hastalıkların çarpım tutarı yüksek tutulmalıdır.


Hesaplamaya göre daha belirlenmiş olan standart risk puanının altında kalan işyerleri alt gruba dahil edilmekte ve binde ikilik prim indirimi yapılmaktadır. Binde ikilik prim indiriminin mesajı şudur: “devlet olarak işyerindeki meslek hastalığı ve iş kazası vakalarını inceledim ve senin risk puanının benim belirlediğim puanın altında olduğunu tespit ettim.” Çoğu işyerinde değişiklikler alt olarak yapıldığı için işyeri bazında pek hissedilmese de kurum açısından gereksiz bir gider kalemi olan bu alt uygulaması son derece gereksizdir. Yani yaptığın işe göre az meslek hastalığı ve iş kazası olmuş o halde senin primini indiriyorum. Hoş bu prim indirilmese dahi neden indirilmemiş diye soracak tek işveren olduğunu dahi zannetmiyorum. Bununla beraber alt uygulaması temelinden sakattır. Zira bir işyerinde iş kazası olmaması normal olan bir durumdur. Bunun ayrıca ödüllendirilmeye ihtiyacı yoktur. Normal bir durumu durup dururken değiştirmenin ve vaka sayısına göre primi yükseltilenler varsa vakası olmayanlar da azaltılmalıdır gibi bir mantık yürütmenin sakıncalı olduğu açıktır. Bakanlar kurulu kararında kurum tarafından belirlenecek risk puanı ifadesi kullanıldığı için risk puanının yükseltilmesi halinde zaten alt grup diye bir şey kalmaz.


Uygulamanın kurumca manuel ortamda yürütülmesi de birçok eksikliği beraberinde getirmektedir. Uygulama her yıl bütün sosyal güvenlik merkezlerince görevlendirilmiş bir personel tarafından yürütülmektedir. Risk hesaplamaları ve vaka girişleri manuel ortamda yapılmaktadır. Böyle olunca son derece karmaşık olan hesaplamalar nedeniyle hatalar olmakta alt olması gerekirken üst olanlar, üst olması gerekirken alt olanlar, derecelemeye girmemesi gerekirken girenler, girmesi gerekirken girmeyenler olmaktadır. Önerimiz eğer uygulama devam edecekse en azından bunun bilgisayar ortamında insan eli değmeden yürütülmesidir. 2010 yılında ve dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmeye aday ve her yerde e-devlet uygulamalarını yürürlüğe sokan Türkiye’ye yakışan budur.


IV-SONUÇ


Dereceleme uygulamasının fonksiyonel bir hale getirilmesi için revize edilmesi gerekmektedir. Uygulamanın gelişen teknoloji ile mutabık bir şekilde bilişim sistemleri üzerinden yürütülmesi ve basitleştirilmesi yerinde olacaktır. Düşünce olarak güzel olmakla beraber uygulamanın karmaşık olması ve prim oranına etkisinin düşük olması dereceleme işleminin gereken önemi görmemesine sebebiyet vermektedir. Uygulamanın temelindeki mantığın ödüllendirme ve cezalandırma mantığına dayandığı düşünüldüğünde değişiklik oranındaki küçüklük nedeniyle caydırıcılık yahut teşvik amacının gerçekleşmediği anlaşılacaktır. Bu açılardan bakıldığında uygulamanın tamamen kaldırılacak yeni bir sistemin getirilmesi yahut mevcut uygulamanın revize edilmesi gerekmektedir. 2012 yılında yeni bir sistemi görmek ümidi ile yazımı burada noktalıyorum.


 ABDULLAH ARMAĞAN


 KAYNAK:


1-27/06/2001 tarihli ve 18/1 sayılı Finansman ve Aktüerya Daire Başkanlığı genelgesi.


 2-13/07/2005 tarihli ve 578157 sayılı Finansman ve Aktüerya Daire Başkanlığı genel yazısı.


3-31/03/1981 tarihli ve 17296 sayılı Resmi Gazete.


 4-29.09.2008 tarihli 27012 sayılı 2. mük. Resmi Gazete.


 TABLO-1


TEHLİKE SINIFLARINA GÖRE DÜZENLENMİŞ


DERECELEME SINIRLARI VE TEHLİKE DERECESİ TABLOSU



















































































































 
 

DERECELEME SINIRLARI

 

TEHLİKE DERECESİ

TEHLİKE SINIFI
ALT


ÜST


 

ALT DERECE PRİM ORANI


NORMAL PRİM ORANI


ÜST DERECE PRİM ORANI

I  Normal  1.156 ve üstü-% 1,5% 1,7
II  1.156  ve altı  2.068       ²% 1,8% 2% 2,2
III  2.068       ²  3.087       ²% 2,3% 2,5% 2,7
IV  3.087       ²  4.228       ²% 2,8% 3,0% 3,2
V  4.228       ²  5.505       ²% 3,3% 3,5% 3,7
VI  5.505       ²  6.904       ²% 3,8% 4,0% 4,2
VII  6.904       ²  8.425       ²% 4,3% 4,5% 4,7
VIII  8.425       ²10.068       ²% 4,8% 5,0% 5,2
IX10.068       ²11.832       ²% 5,3% 5,5% 5,7
X11.832       ²13.718       ²% 5,8% 6,0% 6,2
XI13.718       ²15.726       ²% 6,3% 6,5% 6,7

XII

15.726       ²Normal      ²% 6,8% 7-

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder