16 Ocak 2011 Pazar

Doğalgazın tanımı

Doğalgaz doğal olaylar sonucu oluşmuştur. Doğalgaz, milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvan artıklarının zamanla yeryüzü kabuğunun derinliklerine gömülüp kimyasal ayrıma uğraması sonucu ortaya çıkmıştır. Organik madde olarak bilinen bu bitki ve hayvan artıkları doğal süreçler sonucu göl ve okyanuslarla taşınıp, dibe çökerek çamur ve kumla kaplanarak kayalaşmıştır. Giderek daha derine gömülen bu organik madde, basınç, sıcaklık ve bir ihtimalle de bakteri ve radyoaktivitenin etkisiyle ayrışarak petrol kömür ve doğalgazı oluşturmuştur.


doğalgaza en çok dağ silislerinin yamaçlarında rastlanmaktadır. Bu dağların bir bölümü milyonlarca yıl önce meydana gelen jeolojik değişiklikler sonucu okyanuslarla kaplanmıştır.


doğalgaz, genelde, yüzeyden binlerce metre derinde, kumtaşı gibi gözenekli bir kayaç katmanınca tutulmuş olarak bulunur. Bu katman gaz geçirmeyen ve bu özelliğiyle doğalgazın kaçmasını önleyen bir başka kayaç katmanıyla örtülüdür.


doğalgaz, dünyamızın önemli enerji kaynaklarından biridir. Enerjinin, günlük yaşamımızdaki önemi her köşede görülebilir. Endüstrinin gelişmesiyle enerjiye olan ihtiyaç da artmaktadır. Geçmişte insanlara ve hayvanlara yaptırılan tekdüze işler makinelere yüklenmiştir. Dolayısıyla doğalgaz uygarlığın temel taşlarından biridir.


doğalgazın özellikleri


Doğalgazın yapısı
yeraltından çıkartılır. Genelde petrol yatakları ile birlikte bulunur. Ağır hidrokarbonlar, nem ve sülfür bileşenlerinden ayrıştırılarak kullanıma sunulur. Yavaş yanan bir gazdır. 10-12kwh/m3 / 8600-10300 kwh/m3 mertebesinde kalorilik değere sahiptir. Bileşiminin büyük bölümünü metan gazı oluşturur. Metan dışında az miktarda etan, propan, bütan gibi diğer karbonlar bulunur. Ayrıca azot, oksijen, karbondioksit hidrojen sülfür ve bazen de helyum gazına rastlanır.


doğalgaz, renksiz ve kokusuzdur. Gaz kaçaklarının fark edilmesi için tht (tetrahidrofen) katılarak özel olarak kokulandırılır. Doğalgaz, zehirli değildir, fakat yüksek konsantrasyonlarda oksijen olmayacağı için boğucu etkisi vardır. Havadan hafiftir. Yanma sonucu 8250 kcal ısı açığa çıkar. Doğalgazın yanma hızı 34 cm/sn’ dir. Doğalgaz, rutubetsiz, kuru bir gazdır. Doğalgazın içerisinde yanmayan hiçbir madde yoktur. Ayrıca kükürt ve kükürtlü maddeler de olmadığı için kükürt dioksit gibi zehirleyici gaz açığa çıkarmaz. Ancak uygun koşulların oluşturulmaması sonucu tam yanma sağlanmazsa karbon monoksit oluşur. Doğalgaz atmosferik şartlarda –163° soğutulduğu zaman sıvılaşmakta, hacmi 600 kat daha küçülmektedir.


Doğalgazın oluşumu
denizlerin ve göllerin dibine çökelen tortularda


Önce yoğun bir bakteri etkinliği gerçekleşir ve buradaki organik maddelerden metan, karbondioksit, azot ve azot oksit ürer. Bu aşamada bol miktarda metan gazı oluşur. Buna karşılık etan ve daha ağır hidrokarbonlar hemen hemen hiç bulunmaz. Bazı bakterilerde hidrojen sülfür oluşturur. Çökellerin altındaki tortuların gömülmesiyle bakteri etkinliği sona erer ve organik maddeler, kerojene dönüşür. Kerojende ısıl ayrışmayla petrole ve doğalgaza dönüşür. 1000-3000 metre arasındaki derinliklerde ilk aşamada metan ve karbondioksit ile birlikte ham petrol oluşur. Daha aşağılarda, tortulun kalınlığı ve sıcaklığı arttıkça petrolün yerini, hafif ve gaz halindeki hidrokarbonların oluşumu alır. 5000m. Altındaki derinliklerde ise molekül parçalanması kerojen artıkları ve kuru metan oluşumuna yol açar.


doğalgazda bulunan helyum ve argon radyoaktif parçalanma ürünleridir. Toryum ve uranyum radyo izotoplarından helyum, potasyumdan ise argon ürer.


doğalgaz yataktan çıkarıldığı haliyle kullanılmaz. Metan bakımından (%95) çok zengindir ve içinde ağır hidrokarbonlar da bulunur. Ayrıca çeşitli oranlarda azot, karbondioksit, hidrojen sülfür ve başka kükürt bileşikleri içerir. İçerdiği sıvıların ve katıların ayrışılması amacıyla çeşitli işlemlerden geçirilir. Ayrıca işlemi tamamlanınca ticari özelliklere uygun gaz elde edilir.


Doğalgazın depolanması
pik tüketim dönemlerinde kullanmak, stratejik miktarları elde bulundurmak ve boru hatlarıyla ulaşılmayan noktalarda kullanım sağlamak amacıyla doğalgaz yeraltı depolama sistemi geliştirilmiştir.


killi tabakalara gaz basılarak basınçlı ortam oluşturulur. Basınç altındaki gaz suyu iter, fakat killi tabakalardan çıkamayacağı için yeraltına hapsedilir. Diğer bir yöntem, yeraltı tuz kaynaklarına su basılarak tuz tabakalarının erimesi sağlanır. Elde edilen tuzlu su alınırken, oluşan boşluğa doğalgaz basılır.


gaz depolamak için ısı yitimi sorunu daha önemsiz olduğundan, yeraltı sularının dondurulmasıyla su sızmaz duruma getirilen donmuş topraktan oluşturulmuş yeraltı hazneleri kurulur. Ayrıca boşalmış petrol ve gaz hazneleri doğalgaz depoları olarak kullanılabilir.


Doğalgazın nakli
doğalgazın boru hatlarıyla ve yüksek basınç altında taşınılabilir olması ekonomik bir enerji alternatifi olarak ülkemiz ekonomisinde yerini almıştır.


bugünkü teknik ilerlemeler, doğalgazın atmosferik basıncın 80 katı bir basınçta 140 cm çaplı borularla 6000km gibi uzaklıklara taşınmasına imkan vermektedir. 6500km’ nin üzerindeki taşımalar için sıvılaştırma yoluna başvurulmuştur.


Doğalgaz endüstrisinin tarihsel gelişimi
doğalgazın ticari amaçlı kullanımı, gaz endüstrisinin babası olarak bilinen iskoç mühendisi william murdock’ un kömürden gaz elde etme tekniklerini geliştirmesiyle 18.y.y’ da hız kazanmıştır. İlk modern üretim ve tüketim tekniklerine 19.y.y’ da abd’ de rastlanmaktadır. William hart 182 yılında new york eyaletinde erie gölü yakınlarında yaklaşık 9 metre derinlikten 4 cm çapında bir boruyla çıkarttığı doğalgazla freodania kasabasını ışıklandırmıştır. İlk endüstriyel kullanımı ise 1841 yılında abd’ nin virginia eyaletinde tuz üretiminde görülmüştür. Doğalgazın evlere girmesiyle 1885 yılında wilhem bunsen’ in “mavi alev gaz ocağı” nı geliştirmesiyle olmuş. Büyük ölçekteki ilk tüketim 1890’ lerde abd’ de pensylvania eyaletinde 500m ile yakın gaz borusu döşemesiyle gerçekleştirilmiştir.


ıı. Dünya savaşı’ na kadar doğalgaz teknolojisi abd dışındaki ülkelerde yok denecek kadar azdır. Daha sonra avrupa’ da özellikle hollanda’ da kuzey afrika’ da, pakistan’ da ve sovyetler birliği’nde önemli kaynakların bulunmasıyla doğalgaz üretim ve tüketimi yaygınlaştı.


eldeki belgelerden, doğalgaz ilk olarak yakıt amacıyla çın’ de kullanıldığı bilinmektedir.


Doğalgazın üstünlükleri
Çevre dostu bir yakıttır. Gaz halinde olduğundan hava ile iyi karışır. Bu nedenle tam yanarak, is kurum gibi zararlı madde çıkarmaz.


Verimli bir yakıttır gaz halinde olması nedeniyle yanıcı ve yakıcı moleküllerin birleşme şansı daha fazla olduğu için daha yüksek verimle yanma olanağı vardır.


Otomatik kontrole uygun olması nedeniyle, enerji tasarrufu sağlamaktadır.


Yakma işlemi için, daha az hava kullanıldığından enerji tasarrufu sağlar.


Daha ucuz bir yakıttır. 1000 kcal’ nin parasal karşılığı incelendiğinde, doğalgaz hep ucuz yakıt olma özelliğini korumuştur.


Temiz kazan dairelerine olanak tanır.


Doğalgazın geleceği
avrupa’ nın çok uzun süredir ve yaygın şekilde doğalgaz kullandığı ve bunu soğuk savaş dönemlerinde bile rusya’ dan temin ettiği düşünülürse, küreselleşen dünyada karşılıklı ekonomik dengeler gereği, gaz temininde sıkıntı olmaması beklenmektedir.


doğalgaz temin kaynaklarını çeşitlendirmek ve tank çiftlikleri oluşturmakla, teminindeki güçlü risk azaltılabilir.


günümüzde doğalgazın dünyada tahmin edilen rezerv miktarlarının henüz %14-15 gibi bir bölümüne erişilip işletilebilmiştir. Doğalgazın işletilen bu küçük bölümü bile, dünya tüketimine yaklaşık 70 yıl yeteceği vurgulanmaktadır.


Doğalgazın kullanım alanları olarak incelenmesi


Motor yakıtı olarak
dünya otomotiv yakıt pazarı dağılımı %76 benzin, %22 motorin, %2-4 alternatif yakıtlardır. Alternatif yakıtların yarısını lpg oluşturmaktadır. Lpg ucuzluğu yüksek, temiz yanması, kartel yağının seyrelmemesi ve güvenli kullanım yönleri dikkat çekmektedir.


Gübre olarak
hidrojen, yakıt olarak kullanıldığı gibi amonyak ve metanol üretiminde hammadde olmaktadır. Amonyak, amonyumlu fosfat ve amonyum sülfat amonyakla elde edilen gübrelerdir.


Isınma amaçlı olarak
konutlarda doğalgaz kullanımı beraberinde birçok avantaj sağlamıştır. Kolay kullanım, taşıma rahatlığı, bedelin tüketiminden sonra ödenmesi, hava kirliliğinin azalması yönünde önemli etkiler bulunmaktadır.


Doğalgazın başka kullanım alanları:
Seramik yapımında
Beyaz eşya boyanmasında
Metallerin kesilmesinde
Ağır sanayide
Yapay lastik sanayide
Mürekkep sanayisinde
Yapıştırıcı sanayisinde
Antifriz
Film şeridi


Türkiye’ de doğalgazın mevcut durumu
Türkiye’ deki doğalgaz rezervleri: 1992 yılı sonu itibariyle petrol ve
Doğalgaz rezervleri 41.387.674 ton olup, bu rezervin %73’ ü tpao, %18’ i shell şirketine aittir.


Türkiye’ de doğalgaz tüketim değerleri: türkiye de üretilen doğalgaz ilk defa çimento sanayiinde yakıt olarak daha sonra da elektrik enerjisi üretiminde kullanılmıştır. Halen yerli üretim az olduğundan doğalgaz talebi büyük ölçüde ithalat ile karşılanmaktadır.
1992 yıllı sonu itibariyle doğalgaz tüketimi 4.615 milyon m3’ dür. türkiye’ de doğalgaz genel olarak, enerji ulaştırma, sanayi, tarım ve ısınma amaçlarına yöneliktir. Ülkemizde en fazla tüketimi elektrik üretiminde gerçekleşmektedir. Ayrıca çimento, gübre, kimya, cam, kağıt sanayi kollarında da kullanılmaktadır.


Türkiye’ de doğalgaz üretim değerleri: doğalgaz üretimi talepler
Doğrultusunda gerçekleşmektedir. 1992 sonu itibariyle türkiye’ de üretilen doğalgaz 197.796 milyon m3’ dür.


Türkiye’ de doğalgaz birim retim giderleri: doğalgaz üretiminde
Maliyeti belirleyen unsurlar, direkt ve endirekt giderler olarak gruplandırılır. Türkiye’ de direkt gider unsurlarını personel giderleri, malzeme giderleri, amortisman, rezerv tükenme payı, resim ve harçlar, tamir-tadilat ve bakım giderleri gibi kalemlerden oluşur. Endirekt giderler ise su, buhar, ikmal, nakliyat, atölyeler, inşaat, yol, laboratuar işlemleri, sosyal işler, genel idare masrafları, gibi kalemler oluşturur.


Türkiye’ de doğalgaz birim maliyet giderleri: türkiye’ de doğalgazın
Maliyeti, üretilen sıvının özellikleri, gerekli üretim ekipmanları, işçilik, nakil gibi sorunların her bir sahaya özel olması nedeniyle sahadan sahaya farklılık gösterir. Doğalgazın üretim maliyeti yaklaşık 40 dolar/1000m3’ dür.


Dünya’ da doğalgazın mevcut durumu
Dünya’ da doğalgaz rezervleri: dünya doğalgaz rezervleri 1992 yılında
Sovyetler birliği ve orta doğu’ da yapılan yeni keşifler neticesinde bir önceki yıla göre artış göstermiştir. 1991 yılında 124 trilyon m3 olan doğalgaz rezervi %11 artış göstererek, 1992 yılında 138.3 trilyon m3 olmuş.
Doğalgaz rezervlerinin çoğu eski sscb ve orta doğu’ da yer almaktadır. Eski sscb, dünya doğalgaz rezervinin 55 trilyon m3 ile %39.8’ ine, iran 19.8 trilyon m3 ile %14.3’ üne abd 4.7 trilyon m3 ile %3.4’ üne, katar 6.4 trilyon m3 ile %4.6’ sına sahiptir.
1992 yılı üretimleri ile doğalgaz rezervleri, dünyanın yaklaşık 64.8 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek düzeydedir.


Dünya’ da doğalgaz tüketim miktar ve değerleri: doğalgaz sanayide,
Buhar kazanlarında, fırınlarda, konut ve ticari sektörde, mutfak ve su temini ve mekan ısıtmasında yakıt olarak kullanılmaktadır. Ayrıca doğalgaz bir dizi petrokimyasal ürünün hammaddesini (mürekkep, zamk, sentetik, deterjan, naylon, fotoğraf filmi vb) oluşturmaktadır. Doğalgazın en önemli kullanım alanı elektrik üretimidir.
Doğalgaz dünya birincil enerji tüketiminin 1997’ de %18 teşkil ederken, 1992’ de bu oran %22.9’ a yükselmiştir. 1992 yılı dünya toplam doğalgaz üretiminin %32.1 kuzey amerika’ da, %13.8’ i oedc avrupa ilkelerinde ve %19.1’ i diğer ülkelerde gerçekleştirilmiştir.


Doğalgazın ekonomik analizi ile ilgili incelediğim makaleler
1970’ li yıllardaki petrol krizlerinden sonra enerji sektörü ile kademeli olarak genişletmeye başlamıştır. Böyle bir gelişmeye bağlı olarak doğalgaz, dünyanın önemli enerji kaynaklarından biri haline gelmiştir.


çevre politikaları giderek önem kazanmaya başlayan enerji kullanımını neden olduğu kirliliğin azaltılması veya ortadan kaldırma düşüncesi, diğer fosil yakıtlara göre daha az kirlilik emisyonuna sahip doğalgazın tercih edilmesinde büyük rol oynamaktadır.


doğalgaz sistemleri; arz kaynakları, iletim dağıtım bağlantı hatları ve depolama sistemleri ve ulaştığı piyasanın yapısı ile bir bütün oluşturmaktadır. Doğalgaz sistemlerinin ilk yatırım maliyetleri yüksek, marjinal maliyetleri düşüktür.


19502 li yıllarda dünyanın enerji tüketiminin sadece %10 karşılayan bu yakıtın, daha sonra uluslar arası kullanımı giderek artış göstermiştir. 1970’lerde ortaya çıkan petrol krizlerinin ekonomilere olumsuz yönde etkilemesi ve krize bağlı olarak artan kömür tüketiminin yarattığı hava kirliliği bu gelişmenin en önemli nedenleri arasında yer almaktadır.


bugün birçok ülkede doğalgazın, toplam enerji içindeki payı giderek artmaya başlamıştır. Doğalgazın günümüzde, dünyanın toplam enerji tüketiminin %21 karşılamakta ve teknolojik gelişmeler devam ettiği sürece, 2030 yılında %25-30’ luk miktarlarını karşılayacak duruma geleceği düşünülmektedir.


1980 yılından itibaren uluslararası enerji gelişmeleri incelendiğinde üç temel faktör ortaya çıkmaktadır.(16)


Şirketlerin tümü enerji şirketi olma yoluna girmişlerdir.


2005 yılından itibaren dünya enerji tüketiminde doğalgazın petrolden daha fazla pay alacağı yönünde bir düşünce ortaya çıkmıştır.


Doğalgaz ticaretinde alım-satım yerine; kaynaktaki emniyeti sağlamak amacıyla satışın yapılacağı ülkeye üretim sahasındaki rezervin satılması yoluyla gerçekleştirilmektedir.


Bir ülkeden doğalgaz ithal edildiğinde oradaki hem rezervin bir bölümü hem de, üretimden belirli oranda pay satın almaktadır. Sıvılaştırılmış doğalgaz alımında ise (lng); hem lng’ ye gaz sağlayan sahaya hem de sıvılaştırma tesisine ortak olunmaktadır.


doğalgazın enerji pazarında sahip olduğu payın giderek artması ve bu artışın gelecekte da devam edeceği nedenlerinden başlıcaları şunlardır


Petrol ile olan rekabetçi durumu korumak amacıyla doğalgazın kullanımını birçok ülkede hükümetler tarafından teşvik edilmektedir. Bir taraftan doğalgaz yatırımı desteklenirken diğer taraftan petrole oranla %20 daha ucuz bir fiyat ile enerji piyasasına girmesi sağlanmaktadır.


Doğalgaz alım anlaşmalarındaki ithal fiyatı; politik, teknik, ticari ve sosyal faktörler gibi etkenlerin bileşiminden oluşmaktadır. Doğalgaz taşıma sistemleri, özel ekipman gerektiren yüksek yatırım maliyetleri ile gerçekleşmektedir. Bu nedenle doğalgaz ticareti, hükümetler arası ikili anlaşmalar çerçevesinde yapılmaktadır.


Doğalgaz alım anlaşmaları genellikle, uluslar arası ticaret ve ekonomik işbirliği ilişkilerine dayanmaktadır. Bu anlaşmanın özelliği, doğalgaz fiyatlarının aşırı dalgalanmasını önlemektedir.


Doğalgaz fiyatlarının petrol ve petrol ürünleri ile rekabetinin sağlanmasında, doğalgaz rezervlerinin petrole oranla daha uzun ömürlü olması önemli bir faktördür.


Enerji ekonomistlerinin doğalgaz arzı, talebi, iç piyasa maliyeti üzerine yaptıkları analizlerde, doğalgazın iç piyasa maliyetlerinin diğer yakıtlar ile rekabet edecek kadar düşük olduğunu ve iç piyasa kullanımının ekonomiyi olumlu etkilediği belirlenmiştir.


Gaz sisteminin sağladığı en önemli avantajlardan biri de ölçek ekonomisidir. İletim hattının 4 kat artırılması, yatırım maliyetlerini %60-90 etkilemektedir. İlave kompresörler ile yatırım maliyetini %15-20 artırırken, kapasite %40-80 arasında artmaktadır.


Doğalgazın diğer bir üstünlüğü, kendine özgü çevre ve teknik avantajlarının sanayi , ticaret ve kamu sektörü tarafından aşılmasına bağlı olarak, pazarını kendisinin yaratmasıdır.


Nükleer enerji programlarının rusya’ daki çernobil kazasından sonra kısıtlamaya başlaması, elektrik üretiminde doğalgazın kullanılmasının tercih edilmesine neden olmuştur.


Dünyada ortaya çıkarılan doğalgaz kaynaklarının %80’ i, sadece 10


Ülkede bulunmakta ve bu rezervlerin %37.5’ i ise bdt’ de yer almaktadır. Rusya ve bdt, batı avrupa gaz ihtiyaçlarının %23’ ünü, orta ve doğu avrupa ihtiyacının da %55’ ini karşılamaktadır.


ortadoğu ülkeleri, doğalgaz üretiminde %30 oranında bir paya sahiptirler ve iran bu üretimin 1/3’ ini tek başına gerçekleştirmektedir. Buna karşılık, dünyanın en büyük gaz tüketicilerinden olan abd, mevcut üretiminin sadece %25’ ini, batı avrupa ise %9.1’ ini kendi rezervlerinden karşılamaktadır.


gelecekte rezervlerin çokluğu nedeniyle bdt ve cezayir’ in uluslar arası piyasada önemli üreticiler olmaya devam edecekleri düşünülmektedir. Ayrıca azerbaycan, kazakistan, türkmenistan ve özbekistan 7-10 trilyon m3 dolayında tahmini gaz rezervleri ile önemli üreticiler olacağı beklenmektedir.


dünya’ da mevcut doğalgaz kaynakları çoğunlukla potansiyel tüketim merkezlerinden uzakta yer almaktadır. En büyük doğalgaz kaynaklarının bulunduğu rusya’ daki batı sibirya, türkmenistan, iran ve arap yarımadası önemli tüketici merkezlerinden olan ab, nafta, asya pasifik gibi ekonomik birliklerin çok uzağında bulunmaktadır. Türkiye coğrafi konum açısından, dünyanın en zengin doğalgaz kaynaklarına yakın olması nedeniyle şanslı bir duruma sahiptir ve bu avantajı iyi değerlendirmesi gerekir.


1970’ de yaşanan petrol krizinden sonra, türkiye’ dede alternatif enerji kaynakları aranmaya başlanmıştır. Gelişen sanayi ile şehirlerin enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla, doğalgazın türkiye’de de kullanılması yönünde çalışmalar başlatılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda 1984’ de t.c. İle sovyetler birliği hükümetleri arasında doğalgaz sevkıyatına ilişkin bir anlaşma imzalanmıştır. Bunun ardından 1986’ da botaş ile soyuzgasexport (sscb’ ye bağlı yetkili kuruluş) arasında 25 yıl süreli doğalgaz alım-satım anlaşması imzalanmıştır.


türkiye’ de botaş halen doğalgazın ithali dağıtımı, fiyatlandırılması ve satışı konusunda tekel konumunda iktisadi devlet teşekkülüdür.


türkiye’ de doğalgaz konut, ticaret sektörü, küçük ve orta ölçekte yakıt tüketen sanayi kuruluşları, büyük yakıt tüketen kullanıcılar olarak belirlenebilir.


doğalgaza dönüşüm sonrasında elde edilebilecek bazı yararlar şunlardır.


Yakıt maliyetleri
doğalgaz her tip tesis ve kazanda yakıt olarak kullanılabilmelidir. Temiz ve kükürtsüz olduğu için, doğalgaz kullanımı tesis ömrünü ve toplam verimi artırmaktadır. Yüksek termal verim yakıt tasarrufu sağlamaktadır.


Enerji tasarrufu
doğalgaza dönüşüm yapıldığı zaman ekonomizer kullanılarak yakıttan tasarruf sağlanmaktadır.


Kontrol ve bakım
temiz bir yakıt olan doğalgazın homojen yanmaya sahip olması nedeniyle yanmayı kontrol etmeye gerek yoktur. İşgücü açısından tasarruf söz konusu olmaktadır.


Yakıt ikmali
doğalgaz kullanım noktasına kadar getirilebildiğinden, stoklama ve sipariş maliyetleri söz konusu değildir. Yakıt depolamak ve taşımak için herhangi bir araca gerek yoktur.


Yakıt hazırlama maliyeti
kömürlü sistemlerde kırma, eleme ve yükleme gibi bazı ön hazırlıkların yapılmasını gerektirmektedir. Doğalgaza geçildiğinde bu işlemlerin hiçbirine ihtiyaç kalmamaktadır.


İşçi sağlığı ve üretim kalitesi üzerindeki etkileri
doğalgaz kullanımıyla kurum, kül birikimi ortadan kalkmış, çalışanların sağlık durumları ve çalışma verimlerinde iyileşme ortaya çıkmıştır. Ayrıca hatalı üretim miktarının azalmasına büyük ölçüde katkıda bulunmuştur.


Botaş’ ın yapmış olduğu çalışmalara göre elektrik santrallerinde doğalgaz


Kullanım oranı 2001’ de 55.7, 2005 yılında %58.5 ve 2020 yılında %59.5 olacaktır. Buna göre gelecek yıllarda doğalgazın önemli bir pay almaya devam edeceği açıktır.


türkiye’ de doğalgaz üretimi, hamitabat, umurca, karacaoğlan, değirmenköy, karaçalı, kuzey marmara ve silivri, çamurlu ve hayrabolu sahalarında yapılmaktadır.


1997’ de türkiye’ nin ispatlanmış rezervi 18.1 milyon m3, üretilebilir rezervi 12.3 milyar m3 dür. Şimdiye kadar üretilen 2.9 milyon m3 gazdır. Doğalgazın üretim maliyetleri 40$/1000m3’ dür.


doğalgaz üretimin artan talebi karşılamaması nedeniyle botaş, nijerya, mısır, cezayir, katar, arap emirlikleri, yemen ve umman’ daki olası lng kaynakları araştırmış ve çeşitli bağlantılar yapmıştır.


türkiye, 1998 yılında doğalgaz finansmanını, özelleştirmeden elde edilen 400 trilyon liranın %20’ lik bölümünü, yani 115 trilyon 850 milyar lirasını enerji yatırımlarına kaydırarak sağlamıştır.


görülen o ki krizin aşılması için uzun vadeli yatırım politikası uygulamadan, kesintisiz verimli ve ucuz enerjiye ulaşmak mümkün olmayacak. Uzun vadeli politikaların fizibilitesini çıkarmak için kollar sıvanınca belli zorluklar ortaya çıktı. Acil enerji ihtiyacının karşılanması için hemen devreye girebilecek doğalgaz santralarının kurulmasına ağırlık verilirken, doğalgaz konusunda iran, rusya, mısır, cezayir gibi ülkelerle yoğun temaslara başlandı.


yapılan araştırmalara göre doğalgaz verimlilikte ilk sırada yer alıyor. Doğalgaz teknolojisindeki son gelişmeler aracılığıyla ısı ve elektriğin bir arada üretilip kullanılma imkanının sağlanması verimi %53’ den %85’ e yükseltmektedir.


yapılan projeksiyonlara göre 1997 yılında 11 milyar m3’ görülen doğalgaz talebi 4 yıl sonra 27 milyar m3’e çıkacaktır. Kısa dönemde dahi bu tempoya devam ederlerse 2020 yılında liderliğe oturacaktır.


önemli endüstri ülkelerinin doğalgaz açıklarının, dünyanın diğer bölgelerindeki gaz arzı fazlasıyla kolayca hem de boru hatları gibi yüksek yatırım maliyetleri taşıyan projeler olmadan karşılanabilmesi lng’ ye olan ihtiyacı artırmıştır. Bu çerçevede kıtalararası, sıvılaştırılmış doğalgaz (lng) sevkıyatı ilk kez 1964 yılında cezayir ve ingiltere arasındaki ticaretle başladı. Lng endüstrisinin gelişmesinin en önemli nedeni 1980’ lerde dünya çapında yaşanan enerji krizidir. 1973 orta doğu savaşını takip eden petrol ambargosu endüstrileşmiş ülkeleri doğalgaza yöneltti. 1980’ lerden buyana doğalgaz avrupa’nın en önemli enerji kaynağı haline gelmiştir. Doğalgaz verimliliği, kolayca enerjiye dönüştürülebilmesi petrol ve kömüre göre çevre yönünden avantajları tercih sebebi oldu. Lng üretimi, sevkıyat ve depolanması için gerekli teknolojilerin gelişmesiyle lng’ ye olan talep patladı. Dünya, lng’ de yıllık %27’ lik gibi yüksek bir talep artışıyla karşı karşıya kaldı.


lng’ nin avantajları
Renksiz, kokusuz bir nitelik taşıyor. Atmosfer şartlarında –160c°’ de soğutulduğunda hacim olarak 600 kez daha küçülmesi, lng’ nin daha kolay taşınmasına olanak veriyor.


Teslimata gerek kalmaksızın uzun mesafelere taşınmasını sağlıyor.


Temiz yakıt elde edilmesini sağlıyor.


Türkiye’ de bu avantajlardan yararlanmak için “mavi akıntı” projesini oluşturmuştur. Mavi akıntı, 1997 yılında türkiye cumhuriyeti ve rusya federasyonu hükümetleri arasında imzalanan, 1998’ de yürürlüğe giren “rus doğalgazının karadeniz altından t.c. Sevkıyatına ilişkin anlaşma”çerçevesinde ortaya çıktı. Bu anlaşma, türkiye’ ye 25 yıllık süre içinde yılda 16 milyar m3’ e kadar ulaşan hacimlerde doğalgaz naklini içeriyor. Mavi akıntı projesiyle rusya’ nın türkiye’ ye sağlamayı taahhüt ettiği gaz büyük çapta garanti altına alınmıştır.


Mavi akıntı projesinin finansman, sace’ nin şemsiyesi altında alman hermes ile japon eximbank’ ın katılımıyla oluşturuldu. Ayrıca italyan bankaları ile 2 milyar dolar kredi anlaşması imzalandı.


Mavi akıntı projesinin amacı rusya federasyonunca şu şekilde özetleniyor: “rusya federasyonu ile türkiye cumhuriyeti arasında son yıllarda hızla artan ekonomik işbirliği, politik ilişkilerin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Mavi akıntı projesiyle, rusya federasyonu topraklarında fazlasıyla bulunan doğalgazın taşınmasıyla türkiye cumhuriyeti’ nin büyük atılım yapan ekonomisi paralelinde hızla artan enerji ihtiyacına cevap verebilmek, çevrenin korunmasına katkıda bulunurken, tüketici talebine düzenli arzı sağlayabilmek ve türkiye’ nin enerji kaynaklarını çeşitlendirme yoluyla stratejisine ilave bir alternatifle katkıda bulunabilmek amacındadır.”


Mavi akıntı projesinin türkiye’ ye kazandıracakları


Artan doğalgaz talebi karşılanacak.
Türkiye’ ye gelen gazın, alıcı-satıcı haricindeki üçüncü ülkelerin topraklarından geçmesi engellenecek.
Rusya’ nın türkiye’ ye yolladığı gaz, güven altına alınacak.
Karadeniz tabanından boru hattı döşenebileceği kanıtlanarak, ileride gerçekleşebilecek benzer petrol ve gaz projelerinin önü açılmış olacaktır.


Avrupa birliğinde petrol ve doğalgaz teknolojisi
Avrupa’ nın 20.y.y başlarında temel enerji kaynağını kömür oluşturuyordu. Kömür üreten bölgeler sanayileşmede merkezi konuma gelmişlerdi. Kömür kaynağı olmayan pek çok avrupa ülkesi için ise bir şans kalmamıştır. Iı. Dünya savaşı’ndan sonra avrupa ülkelerini bir araya getiren temel sebepte kömür ve çelik üretimindeki çıkarlarını birleştirmesiydi. Avrupa kömür çelik topluluğunun (akçt) kurulmasının ardından (1951), üye ülkelerin yaşam standartlarının yükselmesi ve nükleer sanayiinin hızla kurularak büyümesi ilkesinden hareketle avrupa atom enerjisi topluluğu kuruldu. Bu iki topluluğun ortak amacı, ekonomik büyümeyle doğru orantılı olan enerjinin ortak ve rasyonel şekilde kullanılarak, üye ülke insanlarının yaşam düzeyinin yükseltilmesiydi.


Iı. Dünya savaşı’ ndan sonra ortadoğu’ daki petrol kaynaklarının ortaya çıkmasıyla önem sıralamasında kömür yerini petrole bıraktı. 1960’ ların ekonomik patlaması ve otomotiv sanayiinin büyük önem kazanması sonucunda petrol, vazgeçilmez enerji kaynağı oldu. 1974-1979 petrol krizleri, en önemlisi doğalgaz olan ikame enerji kaynaklarının devreye girmesine yol açtı.26 at bünyesinde, ortak enerji politikası oluşturması fikri ilk kez bu kriz sonrasında ortaya çıktı. At konseyi, 1974’ de aldığı karar ile 1985’ e kadar enerji hedeflerini sapladı. Şu anda komisyon 2010 yılına kadar enerji hedeflerini belirlemiş durumdadır.


Ab’ de petrol ve doğalgaz, enerji tüketiminin 2/3’ ini karşılamaktadır. Avrupa teknolojisini geliştirmedikçe 21.y.y da petrol ve doğalgaz ithalatına bağımlılığı giderek artacaktır. Bu nedenle avrupa’ da petrol ve doğalgaz yatırımlarına büyük ölçüde hız verilmiştir.


Yapılan araştırmalara göre, 2010 yılında avrupa’ nın enerji tüketiminin %25 doğalgaz tarafından karşılanacak. Doğalgaza olan talep, 2005 yılında 1990 yılındaki gereksinim %50’ sinden fazla olacaktır.


Toplulukta en çok doğalgaz üreten ülkeler; ingiltere ve hollanda’ dır. Doğalgaz üretimi, gelişmiş nakil hatları gerektirdiğinden, üye ülkelerde dağıtım monopolleri kurulmuştur. Bu yüzden doğalgaz üretiminde ab topluluğunun rekabet kuralları uygulanamıyor.


Avrupalı teknisyenler, sıvılaştırma konusunda yeni teknolojilere yöneliyorlar. Şu anki sıvılaştırma teknolojisine getirilecek alternatifler, kıyıya yakın sıvılaştırma istasyonları, yükleme boruları ve hortum sistemleri ile gaz haline getirme istasyonlarının geliştirilmesidir. Yapılan tahminlere göre, bu teknolojilerin geliştirilmesiyle maliyet %20-30 arasında düşecektir. Bu teknolojiler ile rezervler artırılacak, üretim masrafları düşürülecek, sanayii sektörü gelişecek, ,istikrarlı ekonomik büyüme sağlanacak, global çevre korunacak ve geliştirilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder