8 Ocak 2011 Cumartesi

Atatürk ve Vergi

ATATÜRK, yurt gezilerinden birinde, tarlasında çift süren bir çiftçi ile karşılaşır.


- Kolay gele, bereketli ola Ağa...


- Allah razı olsun Bey...


- Hayrola Ağa, öküzün tekine ne oldu?


- Devlete vergi borcumuz vardı bey, icra kapımızı çalınca çaresiz kaldık, koca öküzü satıp borcumuzu ödedik.


- Sağlık olsun ağa...


diyerek, konuşmasını kısa keser.


Çiftçinin adının Halil Ağa olduğunu öğrenen Atatürk; Salih Bozok'u yanına çağırır;


- Salih, yarın sabah git Halil Ağa'yı bul, bana getir. Benim kim olduğumu sorarsa, bizim bey seni bir kahve içmeye çağırıyor de...


Ertesi gün; Salih Bozok, Halil Ağa'yı bulur ve Atatürk'ün yanına getirir. Atatürk Halil Ağa'ya dönerek; “Halil Ağa, anlat şu vergi işini bir daha” der.


İCRAYLA SATILAN ÖKÜZ


Halil Ağa, tekrar anlatır. Atatürk kaşlarını çatarak İsmet Paşa ve Şükrü Kaya'ya dönerek;


- Arkadaşlar, biz İstiklal Savaşı'nı Halil Ağa'nın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık. Vatandaşı böyle mi koruyacağız? Gerekirse vergi borcu ertelenebilir. Köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınmaz.


Bu konuşma üzerine, olayı fark eden Halil Ağa Atatürk'e dönerek;


- Sen Atatürk Paşa'msın galiba, ne olur beni bağışla kusur ettim


diye yalvaracak olur. Atatürk, bir yandan tebessüm eder bir yandan da Halil Ağa'nın sırtını okşayarak;


- Sana güle güle Halil Ağa, sen bizim gözümüzü açtın...


der ve Halil Ağa'yı ayakta uğurlar (Noelle ROGER, Olaylar ve Atatürk, s.41-42).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder