11 Ocak 2011 Salı

Gravür sanatı Hakkında Bilgi

Gravür genel olarak kazıma yöntemi ile yapılan sanat olarak tanımlanabilir. Yumuşak metal (bakır,çinko veya tahta) üzerine, tavlanmış çelik uçlu kalemlerle ve baskı mürekkebi kullanılarak çizilmiş desenin kağıt veya daha başka bir nesne üzerine aktarılmasıdır. Bu aktarım baskı yöntemiyle yapılır.


Gravür sanatının kendine özgü çok fazla tekniği vardır. Sonuçta diğer resim tekniklerinden tamamen farklıdır. Diğer tekniklerle resim bir sefere özgü olarak yapılır. Bir resmin aynısını yapmak hemen hemen imkansızdır. Gravürde ise çok sayıda çoğaltılabilir.


Örneğin, metal levhanın üzeri lakla kaplanarak, lak tabakasının üzerine çizim yapılır. Levha asit içerisine konulur. Lak tabakasının çizili yerlerinden metale ulaşan asit, çizgiler boyunca metal üzerinde oyuklar meydana getirir, daha sonra yine özel bir kağıt üzerine tifduruk baskı tekniği ile aktarılır.
Gravür sanatı estetiksel dehanın en zirve başarılarından biridir. Belki de bugünkü resim dilimizin kökeni, çizgi ile melodi yaratma diyebileceğimiz gravürün çıkış kaynağına dayanmaktadır.


Resim sanatı için bir zenginlik ve derinlik süreci olan gravür, yaşamsal izdüşümün görüntüsel(çok boyutlu) konularının bir incelik ve yalınlık süzgecinden geçirilerek gizemli çağrışımlarla dolu ama, sağlam ve ölçülü biçimde anlatımıdır.
Diyalektik mekan içindeki figür ve görüntüleri derinlikli çizgisel sanatsal yaratım süreci içine dengeli, düzenli ve matematiksel bir öz ile yerleştirmek gravür sanatının başlıca amacıdır.


Gravür 15. yüzyılda başlayıp özellikle Albrecht Durer (1471-1528) ile birlikte büyük ve soluklu yapıtlarını vermeye başladı. Sanat tarihi boyunca Albrecht Durer’e gelinceye kadar gravür sanatı asıl kimliğini bulamamıştır.


Gravür sanatıyla adeta özdeşleşmiş dev sanatçı Albrecht Dürer’in gravürlerinde yaşamın ve insanın büyülü ve şiirli gerçek bir anlatımı vardır. Dürer, konularına giren insan figürlerini idealleştirmiştir.


Pek az sanatçı gravürle insan yüzlerindeki incelikleri, içsel derinlikleri ve şiiri onun kadar anlatabilmiştir. Bu büyük usta, klasik sanatın bilinen çizgisini aşarak gözümüzün önüne insan gerçeğini ilk kez boyutlu biçimde çırılçıplak koyabilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder