2 Ocak 2011 Pazar

Ebu Cafer Taberi, İslam Mitolojisi ve Dünya Tarihi


Dünya tarihi kendi içinde, dünya tarihini tek kitapta toplamaya çalışmış tarihçileri bulundurur. Onlardan biri de Ebu Cafer Taberi'dir. Yani tam ismi ile Ebu Cafer Muhammed ibn Cerir et-Taberi. Taberi ve onun benzeri olmayan tarih kitabı Taberi Tarihi yazımızın konusunu oluşturuyor.



Tarih-i Taberi TercemesiTarih-i Taberi Tercemesi

Ebu Cafer Taberi tahminen 838 – 923 yılları arasında, yani islami ilimlerin zirveye ulaşmaya başladığı yıllarda yaşamış ve sayfalarca eser vermiştir. Taberi küçük yaşta almaya başladığı ve daha sonra ünlü ilim merkezlerini gezerek tamamladığı eğitimi, kıvrak zekası, güçlü anlatımı ve çalışkanlığı ile adını en ünlü islam alimlerinin yanına yazdırmıştır. Neredeyse tüm islam ilimlerinde eserler vermiştir ve bu eserler arasında en ilgi çekici olanlardan biri de Taberi Tarihi'dir.


Fantastik bir anlatım tarzı ve inanılması güç hikayelerle bezenmiş bu kitabın, bin yıl önce yazılmış bile olsa insanı içine çeken bir yapısı var. Peygamber Adem'in yaradılışından halifeler zamanına kadar geçen uzun süreci ilgi çekici başlıklar halinde toplamış olan bu kitaba islami bir mitoloji kitabı demek yalnış olmaz sanırım. Ancak içinde bulundurduğu fantastik öğeler yüzünden kitabın bütünüyle inanılır olduğunu söylemek elbette güç.


Bu yapıt sadece peygamberler tarihini değil, uzak tarihe damga vurmuş ünlü hükümdarların hikayelerini de barındırıyor. Onlardan biri de bilinen tüm dünyayı fethetmiş ünlü Zülkarneyn, yani nam-ı değer Büyük İskender. İçeriği oldukça geniş olan bu kitaptan daha ayrıntılı bir şekilde bahsetmeden önce Ebu Cafer Taberi ve hayatı hakkında birkaç önemli noktaya değinelim.


Miladi takvime göre 839, hicri takvime göre 224 yılında doğduğu tahmin edilen Taberi'nin ismi doğduğu bölgeden gelir. İlk eğitimini doğduğu yerde, Tabaristan'ın Amol şehrinde almaya başlar ve dönemin ilim merkezlerini gezerek kendi kişisel öğrenimini sürdürür. Eğitimine çok küçük yaşlarında bağladığını kendini anlattığı şu satırlardan anlayabiliriz; "Yedi yaşımda hafız oldum. Sekiz yaşımdayken insanlara namaz kıldırdım. Dokuz yaşımdayken hadisleri toplayıp yazmaya başladım. "



Temel eğitimi aldıktan sonra uzun bir gezintiye çıkan Taberi, Horosan, Kûfe, Basra, Tahran gibi önemli şehirleri gezdikten sonra Bağdat'a yerleşir. Aslında oraya ilk seferde yerleşmediği biliniyor. Bağdat'a ilk geliş amacının İmam Ahmed bin Hanbel'i görüp onun toplantılarına katılmak olduğu ve O Bağdat'a varmadan Hanbel'in öldüğü söylenir. Bağdat'a ilk seferde yerleşmese de daha sonra hayatını Bağdat'ta tamamlar. Öldüğünde yıl 923'dür.



Tarih-i Taberi Tercemesi

Bu noktada Taberi'nin çok çalışkan bir yazar olduğunu ve öldükten sonra arkasında binlerce yazılı metin bıraktığını söylemek gerek. Onların içinde en ön plana çıkan ise Kur'an Tesfiridir. Ancak burada islami ilimler hakkında pek bilgiye sahip olmadığımdan onun inceleme fırsatı bulduğum tek eseri Taberi Tarihi'nden bahsedeceğim.


Taberi Tarihi'ni kıyaslayabileceğimiz belki de yegane kitap Firdevsi'nin Şehname'sidir. Şehname Taberi Tarihi'nden yaklaşık yüz yıl sonra yazılmıştır ve Pers hükümdarlarının hikayeleri içerir. Taberi Tarihi de ünlü Pers hükümdarlarından bahseder ancak Şehname'ye göre daha fazla islami metin içerir. Hatta Şehname neredeyse hiç islami öğe içermez, büyük çoğunlukla Pehlevi efsanelerinden bahseder ve Farsça yazılmıştır. Taberi Tarihi Arapça olarak yazılmış olup çokça peygamberlerin hayatlarından bahseder.


Taberi tarihinin en ilgi çekici kısımlarından bazıları da yeryüzündeki insan ırklarının kökenleri hakkında ortaya attığı ilginç teoriler. Yani Nuh Peygamber'in hangi oğlunun hangi ırkın atası olduğu gibi tespitler. Bu tespitler içinde aklıma kazınan bir tanesi de Çingeneler hakkındaydı. Oldukça rahatsız edici bir tabirle aktarılan Çingene ırkının oluşması hadisesine inanmamız elbette mümkün değil. Zaten kitabı inceleyen biri, kitabın gerçeklerden daha fazla efsane ve rivayetlere yer verdiğini unutmamalı.


\Günümüz diline çevrilmiş haliyle gayet okunabilir hale gelmiş Taberi Tarihi içinde geçen hikaye ve karakterleri ile zengin doğu kültürünü bambaşka bir hava ile sunuyor. Kral Cemşid'in, Nemrud'un, ve daha nice hükümdarların hayatını, nice nice ülkelerin kurulup yıkılmasını, peygamberlerin fantastik yaşamlarını görüyorsunuz. Bu bölümlerden en çok hoşuma giden ise Zülkayneyn ve hocası Eflatun'un hikayeleri idi. Büyük iskender nasıl ki dünya tarihinde önemli bir yep kaplamışsa bu kitapta da uzunca bir kısmı kaplıyor.


Kaynaklar:


Tarih-i Taberi Tercemesi (Can Kitabevi, Konya 1980. 1. c., 609 s.; 1982, 2. c., 536 s.; 1983, 3. c., 543 s.)
Çeviri: Pek çok kez çevirisi yapılmış olan bu kitabın benim yararlandığım baskısı Osmanlı döneminde çevrilmiş kitabın latin harflerine aktarılmasından ibaretti. Osmanlı dönemindeki kitabın çevirmeni hakkında bir bilgiye ulaşamadım.


Bu yazı bionik amele tarafından hafif.org adresli sitede yayımlanmak üzere yazılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder