Metamorfizma (başkalaşım),daha önce var olan magmatik ve sedimanter kayaçların mineralojik bileşiminde büyük değişikliğe yol açan bir jeoloji olayıdır. Bu olay yer kabuğunun derinliklerinde var olan fiziksel ve kimyasal koşulların belli zamanda ve belli nedenle değişmesiyle ortaya çıkar.böylece yeni oluşan kayaçlar,metamorfik kayaçlar veya kristalofiliyen kayaçlar olarak isimlendirilir.kısacası metamorfizma,kayaçların bileşimini oluşturan minerallerin yeni bir düzen alması şeklinde yeni bir kayaca dönüşmesi olayıdır.
Metamorfizma aynı zamanda yerkabuğunu oluşturan kayaçların oluşumları sırasında hüküm süren koşulların farklı,yeni fiziksel ve kimyasal koşullara uyumudur.bu uyum katı halde olur ve kayaçların ilksel yapı ve dokularını,mineralojik ve kimyasal bileşimlerini etkileyebilir.metamorfizma olaylarında iki durum incelenebilir:
bir maddenin eklenmesi veya eksilmesiyle toplam kimyasal bileşim değişmemiştir ve her şey kapalı bir sistemde gerçekleşiyormuş biçimde oluşmaktadır.bu durumda yalnızca sıcaklık ve basınca bağlı tepkimelere izoşimik tepkimeler adı verilir.
Başka yerlerden gelen maddelerin katılaşması ve yörede yeni elemanlarla zenginleşmesi de söz konusu olabilir.bu olaya metazomatoz (değiş-tokuş) denir.yeni minerallerin oluşması bu olayın belirtisidir.
Kayaçlarda metamorfizma reaksiyonlarının başlama ve gelişmesine yol açan etkenler basitleştirilmiş olarak kısaca sıcaklık,basınç (litostatik basınç,stres,gaz basıncı-su buharı basıncı,karbondioksit basıncı,oksijen basıncı) ve kimyasal bileşim şeklinde ifade edilebilir.değişik metamorfizma koşulları altında oluşan minerallerin diffüzyon,büyüme hızı,başkalaşıma uğrayan kayaca maddegetirimi veya kayaçtan madde uzaklaştırılması (metasomatizma) gibi etkenlerde metamorfizmada önemli rol oynar.
Tüm metamorfizma olaylarını doğuran faktörler iki grupta toplanır:
iziksel faktörler
ısı
basınç
gerilme
kimyasal faktörler
su ve gazlar
mineral yapıcı kimyasal eriyikler
ilksel kayaç ve minerallerin kimyasal bileşimi
Dinamik metamorfizma
‘’dislokasyon metamorfizması’’ veya ‘’katalastik metamorfizma’’ adı da verilen dinamik metamorfizma,kontakt metamorfizma gibi lokal metamorfizma türüdür.yerkabuğunda fay ve şaryaj zonlarında görülür.kayaç kütleleri veya blokları,bilindiği gibi,yerkabuğunda fay ve şaryaj zonları boyunca birbirlerine göre rölatif hareket etmekte ve bu hareket esnasında da kayaçlarda dinamik metamorfizma adı altında toplanan önemli değişiklikler meydana gelmektedir.
Orojenik ve epirojenik bölgelerde kırılma,kıvrılma ve akmaya neden olan basınçlar etkisiyle kayaçlarda veya kayaç oluşturan minerallerde ortaya çıkan deformasyon bunların elastikiyet sınırını geçerse,kayaç veya mineraller mekanik deformasyona uğrar,kırılır ve ufalanırlar.bu sürece kataklaz,bu süreç sonucu oluşan kayaçlara kataklastik kayaçlar adı verilir.
Yerkabuğunun yüzeye yakın bölgelerinde,kayaç dayanımını aşmayacak yükseklikteki basınçlar altındaki (yaklaşık 1-10km derinliklerde) kayaçlar elastik davranış gösterirler;yani basınç altında kayaçlarda meydana gelen değişiklikler basınç kalktıktan sonra kaybolur ve kayaç eski şeklini alır.ancak kayaca etki eden basınç bu bölgelerde kayaç dayanımını aşan yükseklikte ise kayaçlar kırılgan özellik gösterirler;kırılır ve parçalanırlar.yerkabuğunda belirli bir derinlikten itibaren (yaklaşık 10-15km) de kayaçlar plastik davranış sergilerler;kayaçlardaki şekil değişimi (deformasyon) kalıcıdır ve basınç kalktıktan sonra kayaçlar eski durumlarına dönemezler.
Kayaçlarda elastik davranışın plastik davranışa geçişi,sıcaklığa,ayrıca fay zonlarında suyun varlığına bağlıdır,elastik davranışın hakim olduğu derinliklerde fay zonlarındaki kayaçlar kırılır parçalanacak,parçalanma ürünlerinin tane büyüklüğü de etkili basıncın artan şiddetine bağlı olarak giderek küçülecektir.derin bölgelerde sıcaklık ve basınç,aynı zamanda ortamda bulunan akışkan faz etkin rol oynayacaktır.bu bölgelerde kırılma/parçalanma yerine plastik deformasyonun etkili
Olması minerallerin basınca dik yönde uzunca bir biçim almasına ve kayaçların
Yönlü doku kazanmasına neden olacaktır.böylece kuvars kristalleri kırılmadan uzunca,merceksi,şeritimsi bir görünüm kazanacak,diğer silikat mineralleri,özellikle mika mineralleri bu kuvars taneleri boyunca dizilerek kayacın belirgin yönlü doku göstermesine yol açacaktır.
Dinamik metamorfizma esasında kayaçlarda önemli bir sıcaklık yükselmesi meydana gelmez.yalnız deformasyon esnasında blok veya kütlelerin hareketi ve birbirine sürtünmesi sonucu sürtünme yüzeylerinde önemli olmayan ani birsıcaklık yükselmesi mümkün olabilir.dinamil metamorfizmada etkili en önemli fiziksel faktörün,böylece çok yüksek deformasyon enerjisine sahip stres olduğu ortaya çıkmaktadır.bunun yanısıra kayaçlarda mevcut olabilen akışkan faz ve basıncının da kayaç türlerinin oluşumunda etkili olduğu genellikle kabul edilmektedir.
Kayaçlarda kırılma ve parçalanmanın ilk ürünü olarak fay breşi meydana gelir;parçalanmanın ilerlemesi ve aşırı ufalanma sonucu özellikle kayma zonlarındaki kayaçlar ‘’toz’’ şeklinde öğütülürler.bu kayaç tozunun (rock flour) bulunduğu kırık zonları yer altı suyunun veya muhtelif çözeltilerin kolayca hareket edebileceği zonlar olduğundan,bu malzemenin alterasyonu ve fay toztaşı (fault gauge) denilen çok ince taneli killi bir malzemeye dönüşümü mümkün olabilir.erozyon gerek fay breşi gerek fay toztaşı içeren kırık zonlarında diğer sert kayaçlara kıyasla oldukça kolay gelişir.böylece yeryüzünde kırık zonlarında mevcut kataklastik malzemeye ve bu malzemenin kolayca erozyona uğramasına bağlamak mümkündür.
Kataklastik kayaçların oluşumunda kırılma,parçalanmanın yanısıra etkili olan diğer süreçler yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşumu süreçleridir.yeniden kristalleşme,daha önce de ifade edildiği gibi,örneğin kalsit,kuvars gibi minerallerin kimyasal bileşimlerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın yeniden kristalleşmeleri/oluşmalarıdır.fay breşi ve fay toztaşı hariç kataklastik kayaçların tümünde az veya çok miktarlarda bu süreçlerin etkisi görülür.kataklaz esnasında kırılan,ufalanan malzemenin aynı zamanda birbiriyle ‘’kaynaşması’’,böylece sonuçta pekişmiş,sert bir kayacın ortaya çıkması,yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşumu süreçleri ile,ayrıca kayacın yüksek litostatik basınç altında deformasyona uğraması ile ilişkilidir (şekil 1)
Yerkabuğunda yüzeye yakın bölgelerde gelişen faylanma sonucu faybreşi oluşmuştur.
yerkabuğunun derin zonlarında gelişen faylanam sonucu milonit oluşmuştur.
kataklastik kayaçların sahada gösterdikleri özellikler
Katalastik kayaçları mostrada ve el örneğinde metasedimanter,metavolkanik,volkanik veya ince taneli plütonik veya damar kayaçları ile karıştırmak mümkündür.saha çalışmaları esnasında bu kayaçların gözden kaçması,yapısal jeolojik ve stratigrafik yorumlamalarda,bölgenin jeolojik evriminin açıklanmasında büyük yanılgılara neden olabilir.bu kayaçların sahada ve el örneğinde nisbeten zor tanınmalarına rağmen mikroskobik inceleme ile diğer kayaç türlerinden kolaylıkla ayırt edilmeleri çok önemli bir husustur.yerkabuğunda faylara ve fay zonlarına bağlı olarak bulunmaları nedeniyle,bu bölgelerde katalistik kayaçların varlığını beklemek veya kayaçların saptandığı yerlerde başka kriterlerle tespit edilememiş fay zonlarının varlığını ortaya çıkarmak mümkün olabilir.granit ve benzeri sert ve kırılgan kayaçlar pelitik kayaçlara kıyasla kataklaz etkisini daha iyi gösterirler.bu nedenle kataklastik kayaçlar genellikle felsik/sialik bir bileşime sahiptir.mafik kayaçlardan itibaren oluşan katalastik kayaçlara doğada nisbeten ender rastlanır.kayaçların böylece daha çok ‘’granitik’’ bileşimde olmaları bazı minerallerin kolayca yeniden kristalleşmesine,bunun sonucu katalastik dokunun korunamamasına bağlanabilir.saha çalışmaları esnasında genellikle gözden kaçan bu kayaçların tanınabilmesinde yardımcı olabilecek önemli bazı özellikleri şunlardır:
kayaçta porfiroklastların varlığı ve/veya bir yönlü dokunun görülmesi
Mikrobreş ve katalazitlerin dışında diğer bütün kataklastik kayaçlar bantlı doku,kataklastik foliasyon gösterebilirler.porfioklastlar genellikle yuvarlaklaşmıştır.bunlar volkanik kayaçların içerdiği fenokristallerden veya blastoporfirik dokulu metavolkanitlerde bulunan porfiroblastlardan oldukça farklı bir görünüme sahiptir.fenokristaller veya bir kısım porfiroblastlar ise daha çok öz şekilli veya yarı özşekilli durumdadır;kenarları köşeleri düzgün kristaller halindedir.ancak bunu herzaman ayırıcı bir kriter olarak kullanmak mümkün olmayabilir.
çevre kayaçlardan dokusal farklılık gösteren kayaçların varlığı
Katalastik kayaçlar çoğunlukla çevrelerindeki katalastik olmayan kayaçlardan farklı bir dokusal özelliğe sahiptir;örneğin orta-büyük taneli bir şist veya gnays içinde veya yönsüz dokuya sahip bir granitik kayaç içinde,katalastik foliasyona sahip,ince taneli ve bantlı bir özellik gösteren milonitik seviyelerin varlığı saptanabilir.
bozunma sonucu ortaya çıkan farklılıklar veya farklı görünüme sahip kısımların bulunması
Katalastik kayaçlar,bazen çevre kayaçlardan farklı bozunma özelliğine sahip olmaları nedeniyle,yüzeylerinde dikkati çekebilecek boğum,düğüm vb. Görünümlü bazı çıkıntılar gösterebilirler.
mineralizasyon ve alterasyon zonlarının varlığı
Katalastik kayaçlar genellikle mineralizasyon veya alterasyon zonlarıdır.bu zonlarda içerdikleri minerallerin renklerinde ortaya çıkan farklılıklar nedeniyle sahada belirginleşebilir ve hemen göze çarpabilirler.fay zonları boyunca daha sonra dolaşan çözeltilerden itibaren böylece bazı mineralleşmeler gelişebilir.bu durum katalastik kayaçlarda silis mineralleri,sülfür ve karbonat mineralleri,manyetit,hematit gibi ikincil bazı minerallerin oluşumuna yol açar.karbonat ve silis mineralleri çoğunlukla katalastik kayaçları kesen çatlak veya damar dolguları şeklinde görülür.
katalastik kayaçların dokusal özellikleri
Kayaç incekesitlerinin mikroskopta incelenmeleri ile minerallerin kataklazın başlangıç evresi olan çok zayıf kırılma/parçalanmadan submikroskobik ölçekte bir malzeme oluşturacak kadar ileri derecede ufalanma arasında değişen bir parçalanmaya uğradıkları tesbit edilebilir.kayaçlarda parçalanma olmasa bile dalgalı sönme gösteren kuvars minerallerinin varlığı kayacın zayıf bir stres etkisine maruz kaldığını belirtir.kataklaz etkisinin artması ile büyük mineral parçaları arasında ince taneli matriks miktarının da giderek arttığı görülür.bunun yanısıra matriksteki malzemenin mikroskobik ölçekte kayma yüzeyleri boyunca dizildiği,henüz kıvrımlanmamış olan kısımların bu kayma yüzeyleri arasında bant,mercek veya düzensiz şekilli kütleler halinde bulunduğu da saptanabilir.kayacın çok az miktarda ve göze benzer şekilde porfiroklast içeren veya hiç porfiroklast içermeyen ultramikroskobik bir ‘’toz’’a dönüşümü çok ender durumlarda mümkün olabilir.matriksin genellikle yuvarlak ve küçük mineral parçacıkları içerdiği gözlenir.bu parçacıklar çoğunlukla feldspat mineralidir.çok ince ufalanmış milonitlerde rastlanılabilen bu durum feldspatların ufalanma esnasında kuvarsa kıyasla daha dayanıklı olması ile açıklanabilir.
Kırılma parçalanma şiddetine bağlı olarak kayaçlarda daha önce belirtildiği şekilde katalastik doku,mörter dokusu,porfiroblastik doku ve milonitik doku ayırt edilebilir.
Minerallerin kataklaza karşı gösterdikleri direnç çok farklıdır.bazıları çok kolay kırılıp ufalanırken bazıları kırılmaya direnç gösterirler ve kayaçta porfiroklast şeklinde bulunurlar.bazıları yeniden kristalleşerek kataklaz izlerini kaybederler;bazıları da bunun aksine kataklaz sonucu kazandıkları görünümü geniş ölçüde korurlar.kayaç oluşumunda önem taşıyan bazı minerallerin kataklaz ile olan ilişkleri aşağıda belirtilmiştir:
kuvars mineralleri
Kuvars kataklazdan ilk etkilenen minerallerden biridir.deformasyon
Başlangıcında kuvars minerallerinin uzunca bir görünüm aldıkları,incekesitte dalgalı sönme gösterdikleri gözlenir.mineralin görünümü kataklaz etkisinin artması ile kuvars bakımından zengin kayaçlar ile az kuvars içeren kayaçlarda farklı şekillerde gelişir.kuvarsitlerde,kuvarsşist ve kuvarsgnays gibi bol kuvars içeren kayaçlarda kuvars mineralinin daha uzunca,merceksi bir görünüm aldıkları,kuvars porfiroklastlarının sivri kısımlarının,köşelerinin ufalandığı ve kuvarstan ibaret matriksin porfiroklastların kırık ve çatlaklarını ayrıca deforme olmuş,kuvvetli dalgalı sönme gösteren merceksi porfiroklastların aralarını doldurdukları gözlenir.matriks yer yer yeniden kristalleşme izleride taşıyabilir.daha az miktarda kuvars içeren metagrovak,metagranit gibi kayaçlarda da kuvars mineralleri kırılıp ufalanırlar.ancak mineralin ufalanması kuvarsça zengin kayaçlarda olduğu gibi yoğun bir biçimde gelişmez.bu durum kayaçta mevcut feldspat minerallerinin kuvars minerallerini deformasyondan kısmen koruması,stres etkisini frenlemesi,engellemesi ile kristallerin tamamen kırıldıkları,ince taneli bir matriks oluşturdukları,porfiroklastlar ve diğer büyük mineraller çevresinde yönlü bantlar veya şeritler oluşturdukları gözlenebilir.
feldspat minerali
Feldspat mineralleri kataklaza karşı,yukarıdada belirtildiği gibi,kuvarsa kıyasla daha fazla direnç gösterirler.bu nedenle kayaçlarda mevcut porfiroklastların büyük bir kısmı feldspatlardan oluşur.tanelerdeki ufalanma genellikle dıştan içe doğru gelişir;minerallerin köşeleri,sivri tarafları öncelikle kırılır ve porfiroklastlar yuvarlak-oval bir görünüm kazanırlar.parçalanmanın genellikle kuvars kristalleri ileri derecede ufalandıktan sonra geliştiği gözlenir.
mika mineralleri
Mika mineralleri çok kolay deforme olan ve kataklazdan ilk etkilenen minerallerin başında gelir.kataklaz etkisinin devamı süresince mika minerallerinin deforme oldukları,aynı zamanda yeniden kristalleştikleri,ancak yeniden kristalleşme ile kazandıkları yeni şekil veya görünümlerinin etkili deformasyon hakkında önemli
Bilgiler verdiği de ifade edilebilir.geniş mika yaprakları deformasyon sonucu
Merceksi görünümde olan veya iğ gibi ince-uzun şekilli kütlelere dönüşürler.kataklaz etkisinin artması ile bu kütleler de ufalanır ve yeniden kristalleşmiş,ince mika levhaları genel yönlenme boyunca porfiroklastları ve diğer mineralleri çevreler biçimde dizilirler.deformasyonun ilerlemesi ile bu ince mika levhalarının tekrar ufalandığı,kıvrılıp büküldüğü gözlenebilir.kayaçlarda mika porfiroklastlarının bazen yeniden kristalleşme ile mika porfiroklastları oluşturduklarıda saptanabilir.mika minerallerinden özellikle biyotitin kimyasal bileşiminde kataklaz esnasında bazı değişikliklerde meydana gelebilir.böylece biyotitin kristal yapısından atılan demir içeriğinin manyetit şeklinde biyotit etrafında genel yönlenmeye paralel ince seviyelerde toplandığıda gözlenebilir.
granat minerali
Kataklaza direnç gösteren en dayanıklı mineraller granat mineralleridir.son derece ince bir matriks içeren,feldspat porifoklastlarıda oldukça küçük olan bazı katalastik kayaçlarda büyük granat porfiroklastlarına rastlanabilir.granat minerallerinin yalnız köşelerinin kırıldığı,yuvarlak bir görünüm aldıkları,ancak minerallerin büyüklüklerinde pek bir değişiklik olmadığı saptanabilir.minerallerin kırık ve çatlakları feldspat ve kuvars mineralleri tarafından doldurulabilir.kübik sistemde kristalleşen ve zaten yuvarlağa yakın bir görünümde olan granatların kayaçlardaki makaslama ve kayma haraketleri esnasında dönerek hareket ettiğide gözlenebilir.
Değişik mineralleri,kataklaza karşı gösterdikleri ve yukarıda kısaca üzerinde durulan dirence göre şu şekilde gruplayabiliriz:
kolay deforme olan,ancak genellikle yeniden kristalleşme ile kataklaz izlerini hiç taşımayan veya bu izleri çok az koruyabilen mineraller:
karbonat mineralleri
epidot
bazı amfiboller
deforme olan ve genellikle yeniden kristalleşme gösteren,ancak kataklaz izlerini taşıyan mineraller:
mika mineraller
bazı amfiboller
bazen kuvars
deforme olan ve kataklaz etkilerini güzel gösteren mineraller:
birçok kuvars minerali
plajiyoklaz
granat
Bunlara göre mineraller arasında gözlemlere dayalı olarak genel bir ‘’kataklastik reaksiyon serisi’’ oluşturulabilir.böylece önemli bazı mineraller arasında,porfiroklast şeklinde bulunma olasılığının ve kataklaz etkilerinin ok yönünde giderek azaldığı;
granat feldspat kuvars mika
Şeklinde bir sıralama yapılabilir.
Kayaçlar kataklaz esnasında gelişen deformasyon sonucu yönlü doku da kazanabilirler.kayaçlarda ufalanma/parçalanma sonucu oluşan çok ince taneli malzemeden ibaret seviyeler,bantlar gibi düzlemsel unsurların makaslama etkisi ile birbirlerine göre göreceli hareket etmeleri,bu hareket esnasında ince malzemeli kütlelerin veya seviyelerin hareketlerini engelleyen büyük porfiroklastların veya parçaların çevresinde adeta volkanik kayaçlarda gözlenen akma dokusuna benzer şekilde bir dizilime/yönelmeye uğramaları mümkün olur.sürecin başlangıcında merceksi veya dalgalı bir görünüme sahip makaslama yüzeylerinin daha sonra birbirine yarı paralel ve sonuçta da laminar bir akma dokusuna benzer görünümde birbirine paralel seviye ve bantlar şeklini aldığı gözlenir.arada kalan
Porfiroklastların ilerleyen kataklaz ile dahada parçalanması sonucu ortaya çıkan malzeme bu bant ve seviyelere paralel uzanım gösteren iğ şekilli,merceksi kütleler oluştururlar.katalastik deformasyon etkisiyle bileşenlerin böylece bir yönde dizilimleri,bir grup s-yüzeylerinin ortaya çıkması ile yönlü doku (fluxion texture) mikroskobik ve makroskobik ölçekte görülebilen ‘’kataklastik foliasyon’’a dönşebilir.
kataklastik kayaçların sınıflandırılması
Kataklastik kayaçların sınıflandırılmasında magmatik veya metamorfik kayaçlar gibi diğer kayaç türlerinde dikkate alınan minerolojik bileşim gibi önemli bir kriteri kullanmakmümkün değildir;çünkü katalastik kayaçlar her tür kayaçtan itibaren oluşabilirler ve bu nedenle mineralojik bileşim veya kimyasal bileşim sınıflandırmada herhangi bir önem taşımaz.örneğin bir siyenit,gabro,kumtaşı veya diğer herhangi bir kayaç türünden itibaren ultramilonit veya başka bir kataklastik kayaç oluşabilir.
Kataklastik kayaçların sınıflandırılmasında zor olan taraf,örneğin daha sonra görülecek olan protomilonit-milonit-ultramilonit serisi ile milonitşist veya milonitgnays-blastomilonit serisi arasındaki ayrımda önem taşıyan yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşumu süreçlerinin etki derecesinin saptanmasıdır.kayaç bileşenlerinin kırılma ve ufalanmasına neden olan kataklaz ile bu fiziksel oluşumlarının etkilerini kayaç incekesitlerinde dikkatle incelemek suretiyle bir sonuca varmak mümkün olabilir.
Kataklastik kayaçların sınıflandırılmasını böylece kesin kantitatif bir temele dayandırmak mümkün değildir.kayaçların sahip oldukları dokusal özellikler,yeniden kristalleşme ile yeni mineral oluşum süreçlerinin etkinlik derecesi bu kayaçların sınıflandırılmalarındakullanılabilecek kalitatif temel kriterlerdir.kayaçların içerdikleri porfiroklastların büyüklüğü ile porfiroklastların yüzde miktarları ise kantitatiftir.
Katalastik kayaçlar yukarda belirtilen özelliklere dayanılarak,yani parçaların birbiri ile kaynaşmış olup olmamasına,ufalanma/parçalanma ile yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşumu arasındaki ilişkiye,kayacın içerdiği porfiroklast ve matriks miktarına,porfiroklastların büyüklüğüne bağlı olarak sınıflandırılabilir ve adlandırılabilirler.higgins (1971) tarafından yapılan sınıflandırma (şekil 2.2.) De görülmektedir.
kataklastik kayaçların sınıflandırılmaları
birincil bağlantıya sahip olmayan katalastik kayaçlar
Yerkabuğunda yüzeye yakın bölgelerde gelişen faylanmalar,daha öncede belirtildiği gibi,genellikle düşük litostatik basınç ve düşük sıcaklık altında oluşurlar.bu fay zonları boyunca kayaçlarda kırılma ve parçalanmalar olur.bu parçalanmanın derecesi/şiddeti litostatik basınca,etkilenen kayacın bileşimine,hareketin miktar ve süresine bağlı olarak değişebilir.ortaya çıkan kayaçlar,köken kayacın zayıf parçalandığını,kırıldığını ifade eden çok büyük taneli breşten,kayacın çok ufaldığını ifade eden ‘’fay toztaşı’’na kadar değişen parçalanma dereceleri gösterebilirler.bu kayaçların müşterek tarafları,kayaç parçalarının birbirleri ile bağlantılı olmamaları,yani birincil bağlantı (kohezyon) göstermemeleridir.daha sonra gelişen ikincil süreçler ile kayaç parçaları çimentolanabilir ve birbirleri ile bağlantılı bir duruma getirebilirler.
fay breşi
köşeli ile kısmen yuvarlak arasında değişen görünüme sahip parçalardan oluşur.parçaların büyük bir kısmı çıplak gözle görülebilecek kadar büyüktür ve bunlar kayacın %30’dan fazlasını teşkil ederler.parçalar arasındaki bağlantı ikincil süreçlerle sağlanmıştır.
fay toztaşı
parçaların büyük bir kısmı gözle ayırt edilemeyecek kadar küçüktür.matriksin ortalama tane büyüklüğünün üzerinde bir tane büyüklüğüne sahip diğer kayaç parçalarının miktarı %30 altındadır.parçaları arasında birincil bağlantının bulunmadığı,parçaları daha sonra gelişen süreçlerle çimentolanmış çok küçük taneli bir kayaçtır.
birincil bağlantıya sahip olan kataklastik kayaçlar
Yerkabuğunun derin zonlarında faylanmalar yüksek litostatik basınç altında cereyan eder.bunun sonucunda kayaçlar parçalanmış,ufalanmış,ancak parçalar yüksek basınç nedeniyle kaynaşmış ve birbirleri ile bağlantılı durumda bulunurlar.
Bu kayaçların oluşumunda litostatik basınç,parçalanmaya uğrayan kayacın orijinal karakteri,hareketin miktarı ve süresi önem taşır.ayrıca sıcaklık ve ortamda mevcut akışkan fazı da kayaçların oluşumunda etkin rol oynayabilir.bu kayaçları iki 15
Gruba ayırmak mümkündür:
kataklazın yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşum süreçlerinden daha etkin olduğu kayaçlar,
yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşumunun kataklazdan daha etkin olduğu kayaçlar,
Her iki gruba ait kayaçlar birbirlerine tedrici geçiş gösterirler.
kataklazın yeniden kristalleşme ve mineral oluşum süreçlerinden daha etkin olduğu kayaçlar:
mikrobreş
köşeli parçalara sahip olan,parça veya taneleri herhangi bir yönlenme göstermeyen kayaçlardır.kayaçlar makroskobik olarak ayırt edilebilecek büyüklükten 0.2 mm arasında değişen boyutlarda olabilirler.bunların arası az miktarda ve çok ince taneli bir matriks ile doldurulmuş durumdadır.porfiroklastlar veya parçalar kayaçta miktarca %30 üzerinde bulunurlar.yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşumları önemsiz miktardadırlar.
kataklazit
afanitik dokuda,herhangi bir yönlenme göstermeyen kayaçlardır.porfiroklastları 0.2 mm’den küçüktür ve ayrıca kayaçta miktarca %30 altında bulunurlar.milonitlere benzer,ancak onlardan yönlenme göstermemeleri ile ayrılırlar.
protomilonit
merceksi görünümdeki porfiroklastlar gözle ayırt edilebilecek büyüklüktedir.kayaç porfiroklastlarının arası çok ince taneli bir matriks ile doldurulmuş ve makroskobik kayma yüzeyleri içeren bir ezilme breşi şeklinde tanımlanabilir.parçalar veya ‘’megaporfiroklastlar’’ kayacın %50’den fazlasını oluştururlar.bozunmuş yüzeyleri genellikle konglomera veya arkoza benzerlik gösterir.tabakalanma veya şistleşme gibi orijinal kayaca ait özelliklerin büyük porfiroklastlarda korunduğu ve ayırt edilebildiği de gözlenebilir.
milonit
makroskobik veya mikroskobik olarak ayırt edilebilen yönlü dokuya sahip,genellikle 0.2 mm üzerinde bir büyüklüğe sahip porfiroklastlar içeren bir kayaçtır.bu porfiroklastlar kayacın %10-50’sini oluşturabilirler.köken kayaca ait tamamen ezilmemiş/parçalanmamış olan ve uzun eksenleri kayma veya hareket yönüne paralel olacak şekilde dizilim gösteren porfiroklastlar merceksi veya göz
Şeklinde görünüme sahiptir.kayaçtaki mineraller mikroskop altında dalgalı sönme,minerallerin kenarları boyunca ufalanma,ikiz lamellerin kırılıp ötelenmiş veya kıvrılmış olması vb. Gibi stres etkilerini geniş ölçüde taşırlar.özellikle kuvars mineralleri c kristal eksenleri birbirine paralel,dalgalı sönme gösteren bantlar halinde bir dizilim gösterirler.kuvars tanelerinin birçoğunda mevcut kapanımların kristalin bazis yüzeyine paralel dizilim göstermeleri nedeniyle bu minerallerde ‘’böhm lamelleri’’ olarak adlandırılan ince lamelli bir dokuda gözlenebilir.çok ufalanmış olan milonitler sert ve tıkız kayaçlardır.bu durum,deformasyonun yüksek basınç altında gelişmesi nedeniyle ufalanmış tanelerin birbirine sıkı bir şekilde kaynaşmış olmasından ileri gelmektedir.
Milonitler genellikle yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşumlarıda gösterebilirler.ancak kayacın tipik olarak kataklaz etkisinde kaldığı ve milonitik doku gösterdiği gözlenir.milonitlerin içindeki en doğal mineral türleri kuvars ve feldspatlardır.bunun nedeni,bu minerallerin kataklaza karşı gösterdikleri reaksiyona bağlamak mümkündür.yani kimyasal yönden sıcaklık ve basınca karşı dayanıklı olmaları ve gözenek çözeltilerinin bulunmaması halinde çok kırılgan bir özellik göstermeleridir.tamamen ufalanmış olan milonitin başlıca bileşenlerinin kuvars olması halinde bu mineraller optik eksenleri kayma veya hareket yönüne paralel olacak şekilde bir dizilim gösterirler.bu durumu mikroskopta jips yardımcı kamasını kullanmak ve incekesitti çiftnikol arasında döndürmek suretiyle saptamak mümkündür.ince kesitteki girişim renkleri her 90 derecede bir toplama ve çıkarma durumlarına göre mavi veya sarı arasında bir renk değişimi gösterirler.diğer kayaçlardan türiyen ve değişik bileşim gösteren milonitlerede doğada rastlamak mümkündür.
Granitten itibaren oluşan (a) protamilonit, (b) milonit ve (c) ultramilonit gibi kataklastik kayaçların gösterdikleri şematik dokusal özellikler; çizimde beyaz kısımlar porfiroklastları, ince taneli porfiroklast kümelerine ve bunların şeritimsi dizilimlerini, siyah kısımlar ise çok ince taneli matriks ile koyu renkli mineralleri temsil etmektedir.
ultramilonit
yönlü doku gösteren afanitik özellikle bir katalastik kayaçtır.porfiroklastlar 0,2 mm’den daha küçüktür ve kayaçta %10’dan daha az miktarda bulunurlar.çoğunlukla düzensiz çizgi,şerit veya bantlar şeklinde breşimsi kısımların varlığı gözlenir.protomilonit veya milonitte olduğu gibi yeniden mineralleşme veya yeni mineral oluşumlarına da rastlanılabilir,ancak kataklazın etkisi çok belirgindir.mostrada veya el örneğinde ultramilonitlerin homojen görünümde olduklarını ve zor tanınabildiklerini,çoğunlukla çört,kuvarsit veya felsik bileşimli volkanik kayaçlarla karıştırıldıklarını burada belirtebiliriz.
fillonit (fillit-milonit)
milonit ve ultramilonitin bir türüdür.nisbeten iri taneli kayaçların kuvvetli bir deformasyona uğrayarak ufalanması sonucu meydana gelen ince taneli kayaçlardır.tanelerin ufalanmasını,kuvars,kalsit v.b. Gibi bazı minerallerin kısmen yeniden kristalleşmeye uğramaları,mika,klorit,albit,ep,dot v.b. Gibi bazı yeni minerallerin oluşumu da izleyebilir veya bu mineraller ufalanma süreci ile birlikte oluşabilirler.fillonitlerin oluşumunda önemli bir husus,kayma yüzeyleri üzerindeki farklı hareketle nedeni ile kayacın ayrıca bir şist dokusuda kazanmasıdır.s-yüzeylerinin,örneğin relikt tabakalanma yüzeylerinin veya daha önce oluşmuş kayma yüzeylerinin,sık ve ufak çapta kıvrımlanmış olmalarıda fillonitler için karakteristik bir özelliktir.
Tipik fillonitler minerolojik ve dokusal yönden filitlere çok benzerler.fakat filitlerden oluşumları ve farklı dokusal özelliklere sahip oluşları ile ayrılırlar;filitler gibi düşük dereceli metamorfizmanın etkilerini taşırlar.genellikle yeşilşist fasiyesine ait mineraller veya mineral toplulukları içerirler.kayaçta makroskobik olarak ince taneli ipeksi mika veya kloritin paralel dizilimi ile gelişmiş foliasyon yüzeylerinin varlığı gözlenir.
Bazı orojenik bölgelerde bulunan fillonitler,gnays,mikaşist gibi orta-yüksek dereceli metamorfizmaya uğramış kayaçların daha sonra düşük dereceli bir dinamik metamorfizmaya,dolayısıyla retrograd metamorfizmaya uğramaları ile oluşmuşlardır.bunların fillitlerden diğer bir farkı da,örneğin kuvars-müskovit-klorit-fillonitlerde görüldüğü gibi,daha önceki metamorfizma evresine ait granat,stavrolit,biyotit,andaluzit gibi yüksek sıcaklık minerallerinin psödomorflarını veya değişime uğramamış reliktlerini içermeleridir.stavrolit,biyotit ve andaluzitin kenarlarından itibaren kloritleşmeleri ve andaluzitin yerine muskovitin geçmesi de 19
Bu dengesizliği,dolayısıyla retrograd etki ifade eder.büyük kalıntı (relikt) minerallerin içinde,genellikle kayaçtaki yönelmeye aykırı durumda bulunan kapanımların varlığı da saptanabilir.
yeniden kristalleşme ve yeni mineral oluşumu süreçlerinin kataklazdan daha etkin olduğu kayaçlar
Milonit-gnays veya milonitşist
bunlar protomilonit veya kaba milonit ile kristalin gnays veya şist arasında bir görünüme sahip kayaçlardır;çünkü bu kayaçların dokularında kataklastik ve kristaloblastik süreçler birlikte etkili olmuşlardır.bu kayaçların gösterdikleri ‘’gözlü doku’’ çok tipik bir özelliktir.tanesel dokuda ve bileşenleri birbirleriyle kenetlenmiş bir durumda olan kayaçlarda,örneğin granitlerde ilk kırılmalar tanelerin sınırları,kenarları boyunca meydana gelir ve buralarda ufalanmış materyalin ince çizgiler,şeritler,damarlar şeklinde bulunduğu görülür.deformasyon şiddeti arttıkça ufalanmış minerallerden ibaret bu şerit ve seviyelerin de daha geniş ve yaygın bir durum aldıkları gözlenir.genellikle büyük feldspat mineralleri bu çeşit ufalanmaya karşı daha fazla bir direnç gösterirler ve bu feldspat porfiroklastları akma dokusuna benzer bir yönlü dokuya sahip çok ince taneli bir matriks ile birbirlerinden ayrılırlar.bu izole edilmiş,az çok mercek şekilli feldspat tanelerinin ‘’göz’’ e benzemeleri nedeniyle kayaca ‘’gözlü gnays’’ adı da verilir.
Merceksi ve göze benzer görünümdeki bu parçalar,mineral porfiroklastlarından veya ufalanmış,topluca bulunan felsik mineral agragatlarından ibaret olabilir.porfiroklastlar yeniden kristalleşme de gösterebilirler,ancak yinede şekilleri ve görünümleri ile kataklaz izlerini belirgin olarak taşırlar.bunları çevreleyen matrikste,yeniden kristalleşme ve/veya yeni mineral oluşum süreçlerinin etkin olmasına rağmen yine de kataklaz izleri gözlenebilir.porfiroklastlar çoğunlukla 0,5 mm’den büyüktür ve kayaçta miktarca %30 üzerinde bulunurlar.
blastomilonit
bunlar orta-ince taneli milolnit veya ultramilonit ile kristalin gnays veya şist arasında bir görünüme sahip ve birincil bağlantıya sahip kayaçlardır.oluşıumlarında kataklastik ve kristaloblastik süreçler birlikte etkili olmuşlardır.daha önce milonitleşmiş bir kayacın yeniden kristalleşme veya yeni
Mineral oluşum süreçlerinden etkilenmesi sonucu meydana gelmemişlerdir.bu süreçler ile kataklaz birlikte etkili olmuşlardır.ancak kristaloblastik doku milonitik dokuya kıyasla daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır.porfiroklastlar genellikle 0,5 mm’den daha küçüktür ve çoğunlukla yeniden kristalleşmişlerdir.kayacın miktarca %30’dan daha az bir kısmını teşkil ederler.
Buraya kadar anlatılan ve kataklaz,yeniden kristalleşme,yeni mineral oluşum süreçlerinin birlikte veya birinin diğerine kıyasla daha etkin olduğu kayaç gruplarının dışında,ayrıca erimenin de önemli bir rol oynadığı kataklastik kayaçlar da vardır.
psödotakilit
adı verilen ve bazaltik bileşimli volkan camı olan takilite oldukça benzeyen,camsı görünümlü bu kayaçların intrüzif karakter gösterdiği ve çoğunlukla plütonik faaliyetlerle ilişkili faylara veya fay zonlarına bağlı olarak bulunduğu saptanmıştır.bunlar genellikle küçük,devamsız,merceksi kütleler şeklinde granit,kuvarsit,amfibolit,gnays gibi kayaçlar içinde rastlanılan ve asit magmatitik kayaç bileşiminde bulunan kataklastik kayaçlardır.el örneğinde siyah renkli,çok ince taneli veya camsı görünümde olduğu,belirli bir dokuya sahip olmadıkları gözlenir.kayacın hamur kısmı koyu kahverengi-siyah arasında bir renge sahip,hemen hemen opak görünümlü,izotrop bir malzemedir.başlıca feldspat mikrolitleri,kısmen erimiş kayaç veya mineral parçaları ile birlikte sferülitler ve boşluklar içeren camsı veya kriptokristal’in malzemeden oluştuğu görülür.kayaç parçacıkları kataklaz etkilerini gösterebilirler veya bazen deformasyon etkileri saptanamaz.psödotakilitler milonit,ultramilonit ve kataklazite veya diğer kataklastik kayaçlara geçiş gösterebilirler.bazılarının tanınabilecek büyüklükte porfiroklastlar,daha çok kuvars ve feldspat şeklinde mineral parçaları veya köken kayaca ait kayaç parçacıkları içerdikleri de görülebilir.psödotakilitlerin oloşumları hakkında değişik görüşler ileri sürülmüştür.bazı araştırmacılar henüz soğumamış olan ve sıcaklığı 400 derece üzerinde olan plütonik kayaçların faylanmaları esnasında oluştuklarını,bu kayaçların sürtünme sonucu ortaya çıkan ısı nedeniyle eridiklerini,erimiş materyalin çatlaklara giderek soğuduğunu ve psödotakilitleri oluşturduğunu belirtmekte,diğer bazı araştırmacılar ise aşırı milonitleşme ve tektonik enjeksiyonların intrüzif görünümlü,çok ince ufalanmış bir kataklastik malzeme oluşturduğunu,yüksek sıcaklığı gösteren herhangi bir belirtinin mevcut
Olmadığını ifade etmektedirler.
protoklastik kayaçlar
protoklastik deformasyon veya protoklaz da bir tür kataklastik deformasyondur.bunlar plütonik bir kütlenin veya bunun bir kısmı genellikle tamamen kristalleşmeden veya kristalleşme esnasında intrüzif hareketine devam etmesi sonucu ortaya çıkan kataklastik değişikliklerdir.bu şeklilde kristallerde veya kristal sınırlarında bazı kırılmalar ufalanmalar meydana gelebilir ve ayrıca ferromagnezyen mineraller bir dizilime uğrayabilirler.protoklaz sonucu ortaya çıkan kayaçlara protoklastik kayaçlar adı verilir.bunlar kataklastik kayaçların bir türü olarak kabul edilebilir ve adlandırılmaları da kataklastik kayaçlarda olduğu gibi yapılır.ancak verilen adın önüne protoklastik sıfatını eklemek suretiyle,örneğin protoklastik milonit şeklinde bir adlandırma yapılır.bu kayaçların fay ve makaslama zonlarından çok magmatit sokulmaların kenar zonlarında bulunmaları protoklastik kökenin varlığına işaret eder.diğer yönden ufalanmış,kırılmış materyalin sokulumun daha sonra oluşmuş mineralleri tarafından kesilmesi ve kıvrımlanmaya uğratılması da mümkündür.sokulum ile ilişkili olarak ortaya çıkan ve deformasyona uğramış ve ufalanmış kısımları kesen dayklar protoklastik kökenin saptanmasında yardımcı olabilirler.
5kataklastik kayaçların birbirleri ile ilişkileri
Yerkabuğundaki büyük fay zonlarının genellikle birden fazla türde kataklastik kayaç içerdikleri ve bunların birbirlerine geçiş gösterdikleri gözlenir.literatürden edinilen bilgilere ve saha gözlemlerine dayanılarak oluşturulan farazi bir fay zonunda görülebilecek kayaç türleri ve bunların birbirleriyle olan ilişkileri (şekil 2.4.) Te görülmektedir.
Farazi bir fay zonunda bulunan değişik türdeki kataklastik kayaçların birbirlerileriyle ilşkilerini gösteren jeoloji haritası
Birçok fay zonunda protomilonit-milonit-ultramilonit serisi,milonitgnays-blastomilonit serisi veya mikrobreş-kataklazit serisi kayaçlarının bulundukları,kayaçların bunlara ek olarak retrograd metamorfizma etkilerini de taşıdıkları gözlenebilir.bu kayaçlar fay zonunda yan yana bulunurlar;aralarında kesin sınır yoktur ve birbirlerine tedrici geçiş gösterirler.haritaya geçirilebilen birimlerin birbirine paralel veya yarı paralel sınırlara sahip,uzun merceksi,kamalanmış görünümde oldukları saptanır.kayaçların taşıdıkları özellikler ve birbirleri ile olan ilişkileri oluşum koşullarının ve oluşum zamanlarının açıklanmasında yardımcı olabilir.
Blastomilonit-milonitgnays serisi ile protomilonit-milonit-ultramilonit serisi kayaçları aynı fay zonunda bulundukları takdirde,her iki kayaç serisinin benzer yapısal özelliklere sahip olduğu,kataklastik foliasyonlarının çoğunlukla yaklaşık aynı doğrultu ve eğim gösterdiği,kayaç gruplarının birbirine tedrici geçiş gösteren sınırlara sahip paralel veya yarı paralel konumda bantlar halinde uzandıkları saptanabilir.kayaçlar genellikle aynı metamorfizma derecesinin etkin olduğunu gösteren mineraller veya mineral toplulukları içerirler.aynı fay zonunda bulunan kayaçlardan dinamik metamorfizma ile farklı özellikte kayaç serilerinin oluşumuna yol açan faktörlerin neler olduğu,bunların birbirinden önce veya sonra oluşup oluşmadıklarına ilişkin değişik görüşler bulunmaktadır.ancak incelemeler genellikle bu iki kayaç serisinin aynı koşullar altında gelişen dinamik metamorfizma esnasında kayaçların fay zonunun değişik kısımlarında farklı yoğunluk veya şiddette kataklaz etkisine maruz kalmaları sonucu ve aynı zamanda oluştuklarına isaret etmektedir.
çarpma metamorfizması
Dinamik metamorfizmanın bir türü olarak kabul edilen çarpma metamorfizması sonucu oluşan kayaçlar,daha öncede belirtildiği gibi,büyük meteor çarpmaları veya nükleer patlamalar sonucu yüzeyinde oluşan dairesel görünümlü
Yapılar ile ilişkili olarak bulunurlar.çarpma bölgesinde saniyenin kesri kadar bir süre içinde gelişen çok yüksek sıcaklık ve basınç bir şok dalgası şeklinde çevreye yayılır;dairesel bir yapı oluşur ve bu yapının kenar kısımlarında kayaçların terslenerek bir yükselti oluşturdukları gözlenir (şekil 2.5).daha sonra gelişen erozyon ile kısmen değişikliğe uğrayan bu dairesel yapılar genel görünümleri bakımından volkan kraterlerine benzerler.ancak şiddetli patlamalar şeklinde gelişen volkanik faaliyetler esnasında çarpma metamorfizması oluşturacak düzeyde bir basınç/sıcaklık yükselmesi ve yayılmasının meydana gelmesi mümkün değildir.
Yeryüzünde bu şekilde oluşan bir yapıya örnek olarak,üzerinde ayrıntılı çalışma yapılmış olan ‘’nordlinger ries bölgesi’’ (almanya) verilebilir (şekil 2.6.).çapı yaklaşık 20-24 km olan dairesel şekle sahip bu yapının içi neojen yaşlı sedimanlarla doldurulmuş,kenar yükseltiler erozyondan geniş ölçüde etkilenmiştir.bölgede başlıca biyotit-granit,amfibolit gibi magmatik ve metamorfik kayaçlardan oluşan bir temel üzerinde diskordan olarak yatay konumu mesozoik yaşlı sedimanter kayaçlar bulunmaktadır.
Meteor çarpması sonucu oluşan kratere ait şematik bir kesit
“nordlinger ries krateri” nin jeolojik kesiti
Stratigrafik incelemeler bu bölgeye üst miosen ‘in başı ve ortası arasındaki bir zamanda büyük bi meteor düştüğünü göstermektedir.yapılan petrografik incelemeler ile temel kayaçlarının bu çarpmadan büyük ölçüde etkilendiği,yapısal/dokusal değişikliklere uğradıkları saptanmıştır.
Şiddetli çarpma ile krater kenarına bir yükselti şeklinde yığılan malzeme içinde tüfe benzer görünümde olan ‘’sövit’’ yanısıra,temel kayaca ait değişik bıyutlarda parça ve bloklara da rastlanmaktadır.biyotit-granit parçalarının petrografik incelemesi bunların tamamen camsı kayaçlardan,çok az değişime uğramış kayaçlara kadar değişen dokusal özelliklere sahip olduklarını göstermiştir.
Çarpma metamorfizmasının etkileri ay yüzeyinde ve kayaçlarında da görülmektedir.ayda atmosfer olmaması nedemiyle meteorların çok daha büyük bir hızla (8-12km/sn) ay yüzeyine çarptıkları ve yüzeydeki kraterlerin büyük bir kısmını oluşturdukları ifade edilmektedir.ay yüzeyinde bulunan ve ‘’regolit’’ adı verilen malzemenin bazaltik biçimde olması nedeniyle çarpma metamorfizmasına ay kayaçlarını granitik bileşimdeki nordlinger ries kayaçları ile kıyaslamak mümkün
Olmamaktadır.ancak apollo gezilerinde astronotlar tarafından toplanan örneklerin petrografik incelemesi ile bunların breşimsi dokuda oldukları,sövite benzedikleri de saptanmış bulunmaktadır.
dinamik metamorfizma ile ilgili olarak türkiye’den örnekler
türkiye’de fay ve şaryaj zonlarına bağlı olarak gelişen kataklastik kayaçlar üzerinde ayrıntılı petrografik çalışma sayısı oldukça azdır.
mevcut çalışmalardan özellikle kuzey anadolu fay kuşağı’nın kuzey kesminde,bolu’nun kuzeydoğusunda mengen-pazarköy yöresi kayaçları üzerinde cerit ve diğerleri tarafından yapılmış ayrıntılı çalışmadan bahsedebiliriz.blastomilonit-milonitgnays,protomilonit-milonit ve mikrobreş zonlarının 1/25000 ölçekte haritalanmış olduğu bu çalışmada katalastik kayaçların üst kretase ve üst eosen yaşlı oldukları ifade edilmekte,kayaçların ayrıntılı petrografik tanımları yapılarak oluşum koşulları hakkında bilgi verilmektedir.
diğer bir çalışmada (mason,1978) güneydoğu anadolu’da bitlis-mutki yöresinde mevcut granitik bileşimdeki kayaçlarda gözlenen dinamik metamorfizmaya ilişkin bilgilere yer verilmektedir.paleozoyik veya daha yaşlı bölgesel metamorfik kayaçlar içinde hersiniyen yaşlı olduğu ifade edilen granit sokulumlarının postmetamorfik şaryaj ve faylanmaların etkisinde kalarak kırılıp parçalandıkları,granit -granitgnays-milonit şeklinde gelişen progressif bir deformasyona uğradıkları belirtilerek,kayaçların mikroskobik özellikleri tanımlanmaktadır.aynı bölgede yapılan başka bir çalışmada (tolluoğlu,1981) ise granitik bileşimdeki kayaçlar kuvarsofeldispatik gnays şeklinde adlandırılmakta,bu kayaçların etkin dinamik metamorfizma sonucu yer yer kataklastik foliasyon kazandığı ve protomilonit-milonit gibi kataklastik kayaçlara dönüştüğü ifade edilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder